Alkollü araç kullandığı için ehliyeti 6 ay alınan Cansu Dere gene direksiyon başında yakalanmış ve cezasını ödemiş.. Ödemiş de, benim konum başka..
Cansu'nun oynadığı dizinin şirketi hemen bir açıklama yapmış..
"Efendim Cansu, dizideki rolü gereği direksiyondaydı."
Geçiniz. Bir defa inandırıcı değil. Cansu yakalandığı anda kameralar nerdeydi?. Neden hemen onları göstermedi polislere, mesela.. İkincisi.. Araba kullanması yasak birisi bir çekim için direksiyon başına geçiyorsa, önce trafik polisine haber verilir. İzin alınır. Çekim polis kontrolü altında yapılır. Bunu yapmadınız mı suça iştirak etmiş olursunuz.
Şirket magazin muhabirlerini de itham ediyor. Cansu'nun araba kullandığını polise paparazziler ihbar etmiş. Şimdi bu tartışılıyor. Gazetecilerin yaptığı etik mi, diye..
Benim yaptığım ne, bu köşede plaka yayınlarken?.
Kendi plakamı bile yazdım.
Paparazziler harika bir iş yapıyorlar. Bir defa ünlü olmanın suç işleme sebebi olmadığını kanıtlıyor, ünlüyü bir de teşhir edip, topluma örnek olması gereken kişiye ders veriyorlar.
İkincisi.. Kendilerine de iyi bir haber çıkarıyorlar.
Bu ülke insanları "Ünlüler ve ünsüzler" diye ikiye ayrılmaz, yasalar ve kurallar önünde.. "Ayrılır" sananların peşine düşmek de, dördüncü güç medyanın görevidir, tamam mı?.
Ama o medya ne yazık ki, bir insanlık suçu olan alkollü araba kullanmayı lanetleyeceğine "Efendim bu iktidarın amacı alkolü yasaklamak. Onu resmen yasaklayamadığı için, trafik kontrollerini sıklaştırıyor" diyecek kadar konuyu sulandırıyor.
Başbakanın deyimi ile konuşalım. Velev ki öyle.. Bu yoğun kontrollerle alkollü araba kullanma azalıyor, sokaklarda, caddelerde can güvenliğimiz artmıyor mu?. Bu nasıl çirkin bir eleştiridir?.