Antalya Film Festivali, A'dan Z'ye fiyaskoydu. Emir, ya da adı herneyse Kusturica skandalı ile başlayan festival, felaket bir kapanış galasıyla son buldu..
Şimdi, Antalya Belediye Başkanı Prof. Mustafa Akaydın'ın, şapkasını önüne koyup, bu fiyaskoyu başından sonuna ele alma ve gelecek festivali bugünden planlamaya başlama zamanıdır. Yoksa gelecek yıl da ayni hezimeti yaşarız.
Geçen yıl yaşadığımız gibi.. Geçen yıldan hiç ders almadığımız belli..
Şimdi bakın..
Bu Altın Portakal ne?. Aklınızda ne kaldı?.
Kim kazandı mesela?. Hangi film?. O filmi gördünüz mü?. Ödül gecesi "Acaba kazanır mı" diye merak edeniniz oldu mu?.
"Çoğunluk değil, Kağıt'ın hakkıydı" diye düşündünüz, ya bir arkadaşınızla tartıştınız mı, mesela?.
Kazanan oyuncuların bir tanesini biliyor musunuz?. Seyrettiniz mi?. "Onun değil, şunun hakkıydı" diye aklınızdan geçti mi, size soran, konuyu açan oldu mu?.
İşte birinci fiyasko bu..
Antalya, festival için yapılmış filmlerin yarıştığı bir festivalin kenti değildir. Antalya Akdeniz'in en ünlü sahil şeridinin, Türk Rivierasının başkentidir. Burada popüler festival yapılır.. Kente ve yöreye zerre katkısı olmayan, bir takım kişilere bedava tatil yaptırmanın ötesine geçmeyen entel festival değil.
O zaman, birinci şart!..
Altın Portakal'da o sezon gösterilmiş filmler yarışır. Yarışmaya katılmanın vazgeçilmez şartı, vizyona girmiş olmak.. Madde 1, yani..
Halkın gördüğü, bildiği filmler yarışmalı ki, sonuçlar merak edilsin, tartışılsın.
Halkın gördüğü filmler yarışmalı ki, festival için mastürbasyon yapanların kimse tarafından izlenmeyen filmleri, popüler olması gereken festivali, halktan koparmasın..
Bu ülke Oscar gecesini, rezil saatine rağmen, sahura kalkar gibi gecenin bir yarısı uyanıp seyrederken, Altın Portakal için hem de en iyi saatte o kanalı çeviren yok.. Neden?.
Oscar'ın ertesi, işte, ofiste, kafelerde uykulu gözlü insanlar sonuçları konuşmaya başlarken, Altın Portakal'ı kazananlar zerre konu olmuyor..
Neden?.
Hiçbirini görmediysem, kim kazanırsa kazansın bana ne?
Geçen yıl gala gecesi bir fiyaskoydu. Bunu tahmin ettiğim için bana ayrılan en ön sırada ve en ortadaki yere oturmayı kabul etmedim.
Kapıya en yakın bir koltuğa kendimi gizledim. Beklediğim oldu. Felakete ancak 15 dakika tahammül edebildim ve kaçtım.. Bu yıl da davetleri reddettim ve Antalya'ya gitmedim.
Bu tür gala gecelerini organize etmek amatör heveslilerin değil, profesyonellerin işidir. "Ben yaptım oldu" derseniz böyle fiyasko olur işte, hem de iki yıl üst üste.. Akaydın Hocamın bir üçüncü fiyaskoya tahammülü olduğunu sanmıyorum.
Onun için seneye galanın hangi kanaldan verileceği bugünden belirlenmeli ve bir yandan Antalya Belediyesi, diğer yandan kanal yöneticileri bir araya gelerek, ödül gecesinin nefes kesen bir şov güzelliği olması için kolları şimdiden sıvayıp, profesyonel ekibi görevlendirmeli.
Akdeniz Üniversitesi rektörlüğü sırasında görüp tanıdığım ve nasıl muhteşem bir üniversite yarattığına sahip olduğum sevgili dostum Prof. Mustafa Akaydın'ın seneye başaracağına inanmak istiyorum.
(Geçen haftanın üçüncü fiyaskosu da yarın..)