ŞENOL Güneş, ülkemizi dünyaya tanıtan futbol adamlarından biridir.
Beyefendidir.
Kalitelidir.
Hepsinden önce adam gibi adamdır.
Yani güzel bir Karadeniz uşağıdır.
Kalecilik yeteneği tartışılmayacak kadar iyiydi.
Teknik direktörlüğü de öyle.
2002 yılında Kore ve Japonya'da yapılan 17. Dünya Kupası'nda Türkiye'ye üçüncülük getirerek adını futbol tarihine altın harflerle yazdıran bir kahramandır.
O zamanlar gazetemin Trabzon Bürosu şefiydim.
Trabzon Valisi de Adil Yazar'dı…
Duyguların tavan yaptığı günler.
Trabzon da çekik gözlü Japonların istilasına uğramış bir kent...
Dönemin valisi Adil Yazar, Şenol hocanın heykelini dikecekti güya.
Azeri bir heykeltıraşa heykelin maketi bile yaptırılmıştı.
Milli Takımı başarıdan başarıya koşturan bu mütevazı teknik adama yapılacak en güzel jestti.
Ülkemize büyük mutluluk yaşatan Şenol Güneş'in heykeli Trabzon'un girişine dikilmeliydi.
Futbol başka bir heyecan. Peşinden gideni de çok. Tabii bu ilgi ve alaka bazı futbolcuları ukalalaştırıyor.
Bu yüzden spor muhabirliği yapmadım. Hiçbir futbolcunun da nazını çekmedim.
Ama Şenol Hoca başka.
Onun haberlerini yapmaktan her zaman keyif aldım. Çünkü naz yapan biri değildi.
Her zaman olduğu gibi şimdi de Şenol kaptanı ve takımımı zevkle izliyorum.
Görmeyeli yıllar oldu.
Geçenlerde Ankara'da Balıkçı Fevzi Hoca'da otururken aradı.
Biraz yarenlik ettik.
Hiç değişmemişti. Tevazusundan da bir şey kaybetmemişti..