Erdoğan'ın "Kredi kartı almayın" tavsiyesi ne anlama geliyor? "Çok fazla kredi kartı alıp, israfa sürüklenmeyin" dese makul ama, o, "Kredi kartı almayın" telkininde bulunuyor. Üstelik bankacıların çok kâr ettiği düşüncesiyle, "Onların gözünü kara toprak dolduracak" diyor. Rekabet ortamı canlı tutulduğu takdirde, hiç kimse kârın az veya çok olmasına müdahale edemez; bunu kınayamaz. Kâr, piyasa ekonomisinin motorudur. Seyfettin Gürsel iyi bir ekonomist. CNN Türk'te sözlerine kulak verdim; o da benim gibi düşünüyor. Aynen şunları söyledi: "Bankalar kâr etmeli ki, öz sermayeleri sağlam olsun ve ekonomik istikrar sürsün."
Bu arada "Faiz Lobisi" iddiasının, bizzat Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Ali Babacan'ın sözleriyle naksedildiğini hatırlatmak isterim. Babacan, Türkiye'deki faiz artışının dış konjonktürden kaynaklandığını sarih bir şekilde açıkladı ve şöyle dedi: "Dünya piyasalarındaki hareketlenmeyle, Türkiye'deki Gezi olayları tarih olarak çakıştı. Ama Türkiye piyasasındaki hareketlenme dış kaynaklıdır. Sebebi küresel konjonktürdür. Bunu tetikleyen ABD Merkez Bankası'nın para politikasındaki duruş değişikliğidir. 22 Mayıs'tan bu yana tüm gelişmekte olan ülkelerin piyasalarında ciddi bir hareketlilik söz konusudur. Sadece Türkiye'ye has bir durumla karşı karşıya değiliz."
Ben de, defalarca yazdım: "Türkiye'deki bankalar, ellerinde düşük faizli bono bulunduğu için, faiz artınca zarar ederler. Borsa'da parası olan dış ya da iç yatırımcılar, Borsa düşünce para kaybederler. Hisse senetlerinin değerinin düşmesi, Borsa'da kote olan yerli ya da yabancı bütün firmaları olumsuz etkiler. Dolayısıyla, Gezi olaylarıyla Faiz Lobisi arasında bir irtibat kurmak, sadece komplo teorisidir."
Ali Babacan da birinci ağızdan beni doğrulamış oldu.
Türkiye'nin en büyük zenginliği yetişmiş müteşebbis gücüdür. Bunun farkına varalım. Düşmanlıklar yaratmayalım.