DÜN gece saat 01.00'de saatlerimizi bir saat ileri alarak "Yaz saati"ne geçtik.. Sonra da 29 Ekim Pazar günü saat 02.00'de, saatlerimizi bir saat geri alarak, "Kış saati"ne geri döneceğiz.
Duvardaki, masa üzerindeki, koldaki, otomobildeki saatlerin ayarlanması zorunluluğu dışında, bireysel yaşamımıza bir getirisi ya da götürüsü yok bu yaz ve kış saatinin. Bir gün içinde alışılıyor yeni zamana. Ancak ekonomiye büyük katkısı olduğu kesin. Bu uygulamayla her yıl, ''Orta ölçekli'' bir hidroelektrik santralin yıllık üretimi kadar tasarruf sağlanıyormuş. Yaz saati uygulamasıyla 1990'dan 2004 yılına kadar sağlanan elektrik tasarrufu toplam 7 milyar 41.7 milyon kilowat/saati bulmuş
İyisi mi saati ve zamanı çok fazla rakamlara bağlamadan, şiir dünyasına girelim ve Ahmat Hamdi Tanpınar'a kulak verelim:
"Ne içindeyim zamanın/ Ne de büsbütün dışında;/ Yekpare geniş bir anın/ Parçalanmış akışında,/ Bir garip rüya rengiyle/ Uyumuş gibi her şekil,/ Rüzgarda uçan tüy bile/ Benim kadar hafif değil./ Başım sükutu öğüten/ Uçsuz, bucaksız değirmen;/ İçim muradıma ermiş/ Abasız, postsuz bir derviş; / Kökü bende bir sarmaşık/ Olmuş dünya sezmekteyim,/ Mavi, masmavi bir ışık/ Ortasında yüzmekteyim"
Dün gece kış saatinden yaz saatine geçerken, Tanpınar gibi kendinizi zamanın ne içinde ne de dışında hissetmeyi denediniz mi?.