Geçen hafta İngilizler tarafından çekilen ve içinde hiç Türk oyuncu bulunmayan Atatürk filmiyle ilgili endişelerimi dile getirmiş, bu konuda İngilizler'e pek güven duymadığım için Büyük Önder'in dünyaya yanlış tanıtılacağı konusundaki kaygılarımı dile getirmiştim.
Okurumuz Hakan Özer ise içimdeki endişeyi bertaraf etmeye yönelik bir mektup göndermiş: "Merhaba Yüksel Ağabey, 'Türk'süz Atatürk Filmi' yazınızı okudum. Ama endişenizin çok yersiz olduğunu anlatacağım. Hatırlayalım; Mel Gibson'ın Cesur Yürek (Braveheart) filmi İskoç tarihinin lideri William Wallace'ın hayatını anlatır. Ne kadar büyük bir zevkle izledik ve hayran kaldık. Demem o ki; Amerikalılar, İskoç tarihini ne kadar başarılı perdeye yansıttı.
Diyorsunuz ki; İngilizler'e pek güvenim yok. Atatürk'ü yalan yanlış anlatırlar.
Bu konuyla alakalı size bir kitap okumanızı tavsiye edeceğim. İngiliz yazar Lord Kingross'un Atatürk: Bir Milletin Yeniden Doğuşu adlı eseri. Bu kitabı okuduktan sonra "Ah" dedim, "Biz Atatürk'ü hiç tanımamışız.
Ne kadar başarılı bir kitap. Keşke bunun bir filmi yapılsa da dünya bu lideri tanısa..."
Tarafsız bir gözden okumak çok farklı.
Eminim bu film de bu kitap kadar başarılı olacaktır.
Artık şu yabancılar kompleksini atalım üzerimizden.
Türk yönetmen ve yapımcılara, o iğrenç dizilere yapacakları yatırımı, bu tür filmlere yapsınlar diye seslenelim. Saygılarımla."
YAZAR NOTU: Okurumuzun iyimserliğine saygı duymakla beraber, ABD'de pek çok İskoç kökenlinin yaşadığını, Anglo-Sakson paydasında buluşmalarından ötürü birbirlerine saygı ile yaklaşmalarının doğal olduğunu, bizim adımıza bardağın boş tarafında ise Geceyarısı Ekspresi ve Arabistanlı Lawrence gibi 'ürkütücü' örnekler bulunduğunu hatırlatmak isterim.