Yıllardır Küçükkuyu'ya gide gele 'zeytinin faziletlerini' yerinde görüp anlama imkanı buldum. Kutsal kitapların içinde geçen, dalıyla barışa, tanesiyle sağlığa hizmet eden zeytin gerçekten de büyük bir nimet.
Ancak son yıllarda zeytin üreticisi çaresiz. Çünkü ürünleri para etmiyor. Sizin marketlerde litresini 14-15 liraya aldığınız zeytinin, toptancıya satış ücreti sadece 4-5 lira...
Zeytin yıllardır para etmemesine rağmen işleme maliyeti ve toplama işçiliği her yıl zam görüyor. Bu durum, zeytinciliği cazip bir meslek olmaktan çıkardığı gibi, İtalya ve Yunanistan ile rekabette ülkemizi geriye düşürüyor.
Peki, malı para etmeyen zeytinci ne yapıyor?
Zeytinliklerini parselleyip müteahhide satıyor. Yazları, Kuzey Ege'ye indiğimde yüreğimin cız etmesi de bu yüzden. Bir sene önce şahane birer zeytinlik olan o güzelim yeşil alanlar, yerini kaba saba tatil sitelerine bırakmış oluyor. Ve 'Türkiye'nin oksijen çadırı' olarak bilinen Kaz Dağları'nın giderek 'nefesi' kesiliyor.
Bu durumun farkına varan Küçükkuyu Belediyesi, Başkan Cengiz Balkan'ın himayesinde dört yıldır 'Zeytin Kurtuluş Şenlikleri'düzenliyor. Bu seneki de 20 Şubat Çarşamba günü düzenlenecek.
Pek çok il ve ilçe, yılın belirli tarihlerinde 'kurtuluş günlerini' kutlar. İnşallah Küçükkuyu da yakında 'zeytinin kurtuluşunu' gerçekten kutlama mutluluğuna erişir!