Geçen hafta servis otobüsünde üç arkadaşını öldüren bir infaz koruma memuru vakasından yola çıkarak bu mesleği icra edenlerle ilgili 'empati' içeren bir yazı yazdım. İyi ki de yazmışım.
Meğer infaz koruma memurları türlü sorunla boğuşuyormuş da, kimsenin ruhu duymuyormuş. 'İnsan, insaf, infaz' başlıklı yazı için ülkenin dört bir yanındaki memur arkadaşlarımızdan teşekkür mesajları yağdı. Mağdur olmaması için adını saklı tuttuğum bir infaz koruma memurunun yazdıkları, konunun vahametine ilgililerin ilgisini çekmeye yetecek mi bilmiyorum.
Ama bundan sonra da mağdur memurların seslerini duyurmaya çalışacağım.
İşte 'Türk Toplumuna Açık Mektup' başlığını taşıyan o mektup:
HABERİNİZ VAR MI?
"Biz Ceza İnfaz Kurumu'nda çalışan İnfaz Koruma Memurları'yız.
Bilmiyorum, hiç biliyor musunuz ne işe yaradığımızı?
Hani sizin 'gardiyan' diyerek küçümseyip toplumun çalıştığı kurum dolayısı ile soyutladığı, çekilen filmlerde hep kötü, rüşvetçi ve soğuk yüzlü olarak tanımlanan kamu görevlileriyiz işte...
Bilmiyorum, siz biliyor musunuz ne işe yaradığımızı ama biz hatırlatalım istedik size kim olduğumuzu:
Bizler, sizin ilköğretim çağındaki çocuklarınıza uyuşturucu hap sattığı için cezasını çeken, nedeni ne olursa olsun insanları acımasızca öldüren mahkumların başında duruyoruz.
Çünkü biliyoruz onlar dışarıda olursa, siz de rahat edemezsiniz.
Biliyoruz, hepiniz bir şekilde bu suçlulardan etkilendiniz.
Biz yeniden başkaları etkilenmesin diye bu insanlara göz-kulak oluyoruz.
YA EVDEKİLER?
Biz göreve gelirken, evde yeni doğan çocuğumuz ateşler içinde havaleler geçiriyor, eşimiz gece tek başına evde kalmaya korkuyor olabilir.
Sizler anne ve babalarınızla, çocuklarınızla ve kardeşlerinizle bayramlaşıyorken; bizler ceza infaz kurumlarında, ailelerimizden ayrı görevimizin başında olabiliriz. Sizler bir pazar sabahı ailenizle kahvaltı yapıp gazete okurken; bizler görevimizin başında olabiliriz.
Bilmiyorum, biliyor musunuz bizler kendi ailelerimizle ilgilenemiyoruz.
Çocuklarımız okullarda babalarının, annelerinin cezaevi personeli olduğunu söylemeye çekiniyor.
Bilmiyorum farkında mısınız bu durumların?
Bizler Muz Cumhuriyeti'nin vatandaşı değiliz. Bu ülkenin vatandaşıyız.
Çalıştığımız şartlar, çektiğimiz sıkıntılar...
Komik bir maaşı uygun görüyor devletimiz bize. Zabıtanın, postacının bile yıpranma payı varken; infaz koruma memurunun yıpranma payı yok!
Bugün 26 Ocak 2013 ve bir arkadaşımız, bir mahkumun saldırısına uğradı.
Bunlar her gün bir cezaevinde olan olaylar...
Birimiz bir gün evine gidemeyecek, bunun sizin için bir anlamı var mı bilmiyoruz!
Ama bizi evde bekleyenler var...
Unutmayın ki, çok şanslısınız. Bu yazıyı okuyorsanız, kurbanlardan biri olmadınız demektir. Ama biz o suçluların başlarında olmazsak, sonraki kurbanın siz, yahut bir tanıdığınız olma ihtimalini düşünün lütfen..."