  |
|
Çadırdan başlayan yolculuk
Fuarcılık şirketleri işe ilk başladıklarında otel lobilerinde, çadırlarda düzenlenen küçük fuarlarla yola çıktı. Şimdi ise Türkiye dev fuar alanlarıyla Avrupa'nın fuar merkezi olmaya hazırlanıyor.
Tam 20 yıl önce, uluslararası standartlarda fuarların düzenlenmesi yalnızca bir hayalden ibaretti. 1985 yılında Merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın "Serbest Ekonomi" dönemini başlatması ile birlikte fuarcılık daha da önem kazanmaya başladı. İlk düzenlenen fuarlar ise 2005 yılında artık görmeye alıştığımız dev fuarlara hiç benzemiyordu. Kurulan irili ufaklı fuarcılık şirketleri ise otel lobilerinde ve çadırlarda dönemin ilk fuarlarını düzenlediler. Rönesans Fuarcılık Yönetim Kurulu Başkanı ve Türkiye Fuar Yapımcıları Derneği İkinci Başkanı İsmet Göksel, Türk fuarcılığının geçmişini böyle anlatıyor. Kendi kurduğu Rönesans Fuarcılık şirketinde 1981 yılında işe ilk başladığında herkesin kendine çıldırmış gözüyle baktığından da bahseden Göksel, "İlk ev elektroniği ve bilgisayar fuarına imza attık. Bilgisayar fuarı düzenlemek ise tam anlamıyla bir cesaret işiydi. Çünkü o zamanlar Türkiye'de faaliyet gösteren altı bilgisayar şirketi vardı" diyor. Göksel, artık düzenledikleri Compex fuarlarıyla Türkiye'de faaliyet gösteren 10 binin üzerinde bilgisayar şirketini ziyaretçilerle buluşturduklarına da dikkat çekiyor. Türkiye'de 128 tane fuarcılık şirketi olduğuna da değinen Göksel, "Türkiye'nin artık uluslararası standartlara sahip fuar alanlarına kavuştu ve gelecekte bu fuar alanları bile Türkiye'ye yetmeyecek" şeklinde konuşuyor. Göksel, "Turizm'in ölü sezonları olan kış aylarında ise fuar turizmi Türkiye'ye büyük girdi sağlıyor, fuar ziyaretçileri ilk olarak uluslararası hava trafiğini kullanır, ikinci olarak otellerde kalır, üçüncüsü toplu taşıma vasıtalarını ve taksileri kullanır, fuar dışında şehri de gezerler. Fuar ziyaretçileri arkalarında çok büyük bir katma değer bırakarak gider" diyor.
İSTANBUL FUAR BAŞKENTİ * Türkiye'nin fuarcılık geleceğini nasıl değerlendiriyor sunuz? Türkiye fuarcılık alanında çok şanslı. Çünkü dünyada fuarcılık artık Batı'dan Doğu'ya kayıyor. Amerika ve İngiltere'de eskisi kadar büyük fuarlar yapılmıyor. Almanya'daki fuarlarda gitgide küçülüyor. O bölgelerde ekonomi durağan hale geçti, yaş ortalaması yükseldi ve sonuç olarak yeni şehirler bu ülkelerinin fuarlarına alternatif olarak çıkıyor. İstanbul, Moskova, Pekin ve Dubai dörtgeni ortaya çıktı. Ve İstanbul'un şansı çok yüksek. 30'un üzerinde ülkeden sabah uçağıyla İstanbul'a gelip, fuarı gezerek akşam uçağıyla geri dönülebiliyor. Yani ulaşım olarak, sabah işe gidip dönmek gibi bir şans var. Ulaşım avantajını doğru kullanırsak İstanbul geleceğin fuar başkenti olacak. Fuar turizmi zaten ölü sezon olarak nitelendirilen kış aylarında turizimcinin dostu olarak bilinir, bu yüzden ülkemizin fuarcılıkta bir numara olmasına çaba göstermeliyiz. Zaten Avrupalı fuarcılık şirketleri Türkiye'nin önemini görüp yatırımlarını bölgemize kaydırıyor.
* Dünya fuarcılık pazarında şu an neredeyiz? Türkiye'yi daha büyük fuarlar bekliyor fakat şu anda bile dünya literatüründe ikinci sıraya yükselmiş on tane kadar Türk fuarı sayabilirim. Deri fuarı, ahşap makineleri, plastik sanayi, mermer fuarları uluslararası standartlarda ve dünyada kabul gören fuarlar. Bunların dışında ısıtma- soğutma fuarı metrekare olarak dünyanın en büyük fuarları sıralamasında. Win fuarı bir sanayi fuarıdır ve dünyada önde gelen fuarlardan biridir ve 60 bin metrekarelik bir alanda yapılır. Bölge insanın genç ve dinamik olması, nüfusunun hızlı artması, ihtiyaçları da arttırıyor ve bölgenin Avrupalı fuarcılar tarafından bir sıçrama tahtası olarak görülüyor. İngiliz, Hollandalı ve Alman gruplar bölgedeki Türk şirketleri ile ortaklık yapıyor. Bu da Avrupalı fuarcıları Ortadoğu veya İran'a, Irak'a ve Kuzey komşularımıza ulaşmak için İstanbul ve Türkiye'yi bir araç ve amaç olarak gördüğünü ortaya çıkarıyor.
NAZLI GÜVEN
|