Demiştik "HSYK seçiminde kaybı hazmedemeyecek Cemaat binbir türlü tezviratla seçimin sonucuna gölge düşürmeye çalışacak" diye. Dediğimiz gibi de oldu nitekim. Seçimden önce "Hükümet kendi yargısını oluşturmaya çalışıyor!" şeklinde feveran ettiler. Seçim bitti. mağlubiyetleri büyük oldu...
Haliyle hazımsızlıkları da had safhaya çıktı ve bu defa da "Kurul Ergenekoncuların eline geçti ey ahaliii!" saçmalığını yaymaya başladılar. Ergenekoncu diyerek kastettikleri de, seçimde en yüksek oyu (5836) alarak HSYK'ya girmeyi başaran Metin Yandırmaz. Kırıkkale Başsavcısı olduğu dönemde Ergenekon soruşturması kapsamında hiçbir ilişkisi olmadığı halde "örgüt üyesi" olduğu iddiasıyla üç ay boyunca dinledikleri bir mağdur. Sonradan yapılan müfettiş incelemelerinde tek bir kanıt bulamamışlar Yandırmaz'ın Ergenekon'la bağlantılı olduğuna dair. Ama sonuçta şüpheli sıfatı ile dinlenmiş. Peki neden? Çünkü o Cemaat'in hegemonyasına daha o zaman başkaldırmış ve Pensilvanya Cumhuriyeti'nin kurallarına boyun eğmemiş bir adalet savunucusu.
Bilirsiniz bunlar uyarlarına gelmeyeni diz çöktürtmek için hayat görüşüne bakarak ya Ergenekoncu ya Selam Örgütü üyesi ya da uyuşturucu kaçakçısı falan deyip dinlemeye aldılar yıllar boyu. Amaçları o telefon dinlemelerinden insanların özelini kayıt altına almak ve sonrasında bunları şantaj malzemesi yapıp diz çöktürtmekti. Yandırmaz'ı Selam Örgütü'nden dinleyemezlerdi zira çevresinde muhafazakâr veya hükümete yakın bir kimlikle tanınmıyordu. Dolayısıyla da ona yapıştırılacak en uygun yafta o dönem için Ergenekonculuktu. Ve öyle yaptılar. Ama tabii bunlar o kadar namussuzlar ki hiç utanmadan insanlara geçmişte yaptıkları bir haksızlığı, bir zulmü bile kolaylıkla kullanıp bir de oradan vurgun yapmaya çalışmakta beis görmüyorlar.
Özetle inanmayın bunların son yaydıkları saçmalıklara. Son kez söylüyorum, tekrarlamayacağım: HSYK seçimini ne hükümet kazandı, ne Ergenekoncular ne de hırsızlara kol kanat germek isteyen yargı üyeleri. Seçimi haşhaş çekmiş gibi bir yerlere ölümüne biat edenler değil, hiçbir kuruluş ve topluluğa bağlı olmayan bağımsızlar kazandı!
Yandırmaz'ı yakından tanımıyorum ama Yargıda Birlik Platformu'nun bazı kurucularını tanıyorum. Mesela Abbas Özden. Ankara Cumhuriyet Savcısı. Kendisi hemşerimdir. Alevi kökenlidir. Bu hükümetle uzaktan yakından alakası olmadığı gibi bir de muhalif bir duruşu vardır. Kendisi aday olmadı ama YBP'nin adayları kazansın diye gecesini gündüzüne kattı sağ olsun. Neden? Çünkü tehlikenin farkındaydı. Cemaat'in yargıyı nasıl kontrol altına aldığının ve önü alınmazsa memleketi nasıl korkunç bir sonun beklediğinin bilincindeydi. Bu yüzden de etrafındaki insanların "Hükümetle işbirliğine giriştin! Davanı sattın!" eleştirilerine aldırış etmeden platforma omuz verdi. Özellikle sosyal demokrat savcı ve yargıçlar üzerinde çok etkisi oldu. Kendisine teşekkürü borç biliriz.
Tabii tek teşekkür ona değil. Başkaları da var. Yüzlercedir belki bu isimler ama platformun her düşünceden, her kesimden insanı kucaklayan bir anlayışa sahip olduğunu göstermek adına seçim sürecinde hep bir arada görüntü veren ve ortak mesajların altına imza atan Ankara İdare Mahkemesi Başkanı Musa Heybet'e, Ankara Bölge İdare Mahkemesi Üyesi Gürsel Özkan'a ve Ankara İş Mahkemesi Hâkimi Gülsüm Mısır'a minnettarız. İsmini saymadıklarım beni affetsin ama kim ki elini bu taşın altına koydu. Bilmeliler ki tarih hepsini birer kahraman olarak kaydetti arşivlere... Sağ olsunlar... Var olsunlar.