Paralelle mücadelede kritik eşiği atlamaya çok az zaman kaldı. Bu pazar deyim yerindeyse dananın kuyruğu kopacak. Sanırım bu ifadelerimle Paralel Yapı'nın karargâhı olan HSYK seçimlerinden bahsettiğim anlaşılmıştır.
Olay gayet net: Ya Türkiye bu kritik eşiği geçip yargıyı yıllar öncesinden yazdıkları kirli senaryolar sayesinde hükmü altına alan Sakalsız ve Çetesi'nden kurtulacak ya da bu güne kadar verilen mücadelenin tamamı çöpe atılacak.
Biliyorum ki içinizden bazıları kızıyor içten içe bana. Çünkü bu ifadelerimle Sakalsız ve Çetesi'nin gücünü olduğundan fazla gösterdiğim düşünülüyor. Böyle düşünenler yanılıyor. Çünkü evet bunların sayıca bir güçleri olmayabilir ama bir gerçek var ki, ortalık karıştırma, halkı birbirine kırdırma, kaos yaratma üzerine olağanüstü denecek bir yeteneğe sahipler.
Şu Kobani meselesinin bahane edilip sokaklarda çıkarılan kargaşayı bile nasıl yorumladıklarını görüyoruz. Utanmasalar alçaklar zil takıp oynayacak. Ülke yangın yerine dönmüş onlarca insan bir hiç uğruna hayatını kaybetmiş; onlar hâlâ gözü dönmüş şizofrenler gibi Cumhurbaşkanı'nın devrilme olasılığından ya da hükümetin güçten düşme fırsatından filan bahsedip duruyor.
Unutmayın, kargaşa bunların geçim kaynağıdır. Ufacık bir kıvılcımdan hareket edip ülkeyi darboğaza sokabilirler. Gezi olayları döneminde yaşananlardan aldıkları keyfe şahit olduk sosyal medyadaki yorumlarıyla. Millet galeyana gelsin diye hangi paralelcinin ne yazdığını çok iyi biliyoruz biz. İki gündür yine benzer tavırlar içindeler. Milleti sükûnete çağıracaklarına sadece hükümeti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı hedef alan yorumlar gırla gidiyor sosyal âlemde.
O yüzden kimse kızmasın bana! Herkes şuna emin olsun ki ben bazıları gibi "komşular alışverişte görsün" anlayışı ile yazmıyorum. Ya da bazıları gibi "Ayy ben de varım bu işin içinde! Beni de görün!" hezeyanlarıyla kalem oynatmıyorum. Bu çetenin bu kadar üzerinde durmamın tek sebebi var; o da ne kadar tehlikeli bir örgüt olduklarının gerçekten farkında olmamdır. Bu yüzden de işte elimden geldiği kadar mücadelenin hassasiyetine dikkat çekiyorum.
Elbette ki dünyanın sonu olmayacak, pazar günkü HSYK seçimini yeniden bu kirli yapının kontrolünde olanların kazanması... İllaki bunlardan kurtulmak için devam edeceğiz yolumuza ama böyle bir sonuç Türkiye'nin geleceğini zora düşürür. Belki acıtıyor bu ifadelerim ama bu ülke artık sürekli kaos yaratma peşindeki bu örgütten tamamen kurtulmak için HSYK seçimlerinden başarıyla çıkmak zorundadır.
Son günlerde yaşananların çözüm sürecini bitirmeye yönelik hareketler olduğunun farkındayım. Çok da tedirginim. Bu yüzden de bu hafta sonu Güneydoğu'ya gitmeyi planlıyorum. Amacım mümkün olduğunca sokakta olup meseleyi en doğru biçimde aktarmak ve ülkenin birliğini, dirliğini tehdit eden olayları doğru yorumlayıp gücüm ölçüsünde çözüm sürecinin devamı için katkı sunmak!
Tabii ben bölgedeyken zihnimin bir yarısı da pazar günkü seçimde olacak. Yaşanan kargaşa, kaybedilen hayatlar korkunç bir tabloyla karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor; ancak bir gerçek de pazar günü yapılacak kritik HSYK seçimidir. Sakalsız ve Çetesi sanıyor ki biz el mahkûm son günlerde cereyan eden olaylara fokuslanıp hafta sonunu es geçeceğiz. Unutacağız yani.
Üzgünüm ama çok heveslenmesinler. İnşallah bu topraklarda 1000 küsur yıldan beri bir arada yaşayan Kürtler ve Türkler el ele verip bir kez daha kurulan pusuyu geri püskürteceğiz ama içimizdeki hainlerin duvara toslayacağı gün olan 12 Ekim'i de her zaman olduğu gibi sıkı biçimde takip edeceğiz!