Kürt siyaseti denilince akla gelen isimlerin başındadır Hatip Dicle. Ömrünün neredeyse tümünü yıllar boyu ezilen, horlanan ve anayasal hakları çiğnenen halkının haklı mücadelesine adamış bir akil insan. O herhangi biri değil. Kürt halkının gönlünde bambaşka bir yere sahip özel bir isim. Biliyorsunuz ki cezaevinden çıkalı henüz 2 ay filan oldu. Son dönemde yaşanan ve 36 insanımızın ölümüyle sonuçlanan olayların nedenini sorgulamak ve çözüm sürecini tehdit eden bu kaosun sürmemesi adına neler yapılabileceğini konuşmak için aHaber'de % 100 Siyaset'e davet ettik kendisini.
Aslında program konuğumuz sadece Dicle de değildi. Özellikle Diyarbakır'daki olaylarda hedef alınan Hüda-Par Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Yılmaz da olacaktı. Niyetimiz tarafları bir araya getirip kamuoyuna sağduyulu mesajların verilmesine önayak olmaktı. Ama bu olmadı. Çünkü Yılmaz partinin aldığı karar gereği son anda programa katılmaktan vazgeçti. Hal böyle olunca verilecek mesajların tüm sorumluluğu Hatip Dicle'nin omuzlarına bindi. Ama gereğini yerine getirdi. Öyle güzel, öyle doğru ve öyle anlamlı konuştu ki Dicle, çok sayıda tebrik telefonu aldık.
Son zamanlarda alışık olduğumuz o sivri siyaset dilinden çok uzakta bir üslupla Kürt siyasetçilerine adeta ders verdi. Dicle'nin meseleye yaklaşımından siyasi arkadaşları ders alır mı bilmem ama şunu söylemeliyim ki program sonrasında gelen tepkilerden tüm kamuoyunda büyük sempati kazandı bu yaklaşımı.
Çözüm Süreci'nin devamlılığı ile alakalı sözlerinin anlamı bir yana; bir de olayların bu noktaya gelmesiyle ilgili tespitleri vardı Dicle'nin. Kaosun büyümesinde özellikle Paralel Devlet'in etkinliğine dair söyledikleri çok önemliydi. Bu yapının Çözüm Süreci'ni baltalamak için yıllar evvelinden Fethullah Gülen'in, örgütüne hangi talimatları verdiğini aktardı. Dün baktım ki Dicle'nin "Fethullah Gülen'in sesinden bana dinletilen bir kaset oldu. O ses kaydında; 'Doğu ve Güneydoğu'daki Kürtlerin kurumlarına girin. Halka yakın dürüst olanları, çözüm sürecine destek verenleri itibarsızlaştırın' diyor. Bunu çok açık bir şekilde ben şahsen dinledim. Biliyoruz ki bunlar bizim içimize de sızdı. O nedenle bu konu bizim açımızdan çok ciddi şekilde ele alınıyor" şeklindeki açıklamaları Pensilvanya tarafından derhal yalanlandı.
Gülen'in avukatı müvekkili adına yaptığı açıklamada demiş ki; "Müvekkilim, hiç kimsenin yüksek sesle çözüm süreci hakkında fikir beyan etmediği bir ortamda 'Hayır sulhtadır, sulh her zaman hayırlıdır' diyerek desteğini açıkça ortaya koymuştu!"
Sadece bu değil tabii açıklamada aktarılanlar. Daha bir sürü zırvaya da yer verilmiş. Hani gerçeğin ne olduğunu bilmesek gözyaşları içinde okuyacağız ve "vah vah... Sakalsız'a ne büyük haksızlık yapmış yahu bu Dicle!" diyeceğiz. Sanki onun çetesinden değildi çözüm için müzakere eden devlet adamlarını hain diye kelepçeleyip içeri tıkmaya kalkan Maklubeci Savcılar!
Doğru, devlet çözüm için kendini paralarken devlet adına 8000 Kürt'ü zincir gibi sıraya dizip hücrelere dolduran o polisler de onun adamları değildi! Fethullah Efendi çözümden yana olduğu için patronu olduğu o gazeteler, televizyonlar çözümü baltalamaya dönük provokasyon kokan haberlere imza atmadılar!
Yahu bunlar bizi ya ahmak sanıyor ya da üstadı oldukları takiye ile hâlâ kandırabileceklerini!