Dün uzun zamandır kafama takılı olan bir soruyu sordum: "Madem Kerbela tüm Müslümanlar için insanlık tarihinin en bedbaht olayı olarak kabul ediliyor. Ve madem o katliamın mimarı Yezid ve askerleri lanetin ve nefretin sembolü olarak görülüyor. O halde neden hâlâ bu kavga? Neden İslam coğrafyasında yaşayanlar bugün bile hâlâ Yezid'in 1500 yıl evvel ektiği nifak tohumlarını yeşertmek için gayret ediyor? Lütfen bunun nedenini çözen birileri bana izah edebilir mi?"
İnanırsınız ama inanmazsınız dün gazetedeki posta kutuma yüzlerce cevap geldi. Peki soruma cevap alabildim mi? Hayır! Aksine yanıtların bir kısmı beni bu konuda daha da bir karamsarlığa itti. Çünkü bazıları bugünü, bugünkü siyaseti ve gündemi inatla "Yezid" üzerinden okumaya devam ediyor.
Neyse... Ben günümüz insanlarına hakaret ve aşağılama barındıranları değil ama sorduğum soruya insancıl ve barışçıl yanıtlar veren bazı mektupları paylaşmak istiyorum. Çünkü ben nedenini hâlâ çözemediğim Kerbela yüzünden yaşanan ayrışmada Müslümanlar arası kavganın, çatışmanın devam etmesine değil, bitmesine hizmet etmek istiyorum.
Veysel K.: "Bu günkü Sabahta yazınızı okudum. Olaylarla ilgili çok az bilgim vardı. Biraz daha sayenizde bilgilendim. Şunu eklemek istiyorum; Hiçbir Sünni, çocuğuna zalim Yezid'in ismini vermediği gibi Hasan ve Hüseyin başta olmak üzere Ehli-i Beyt isimleri hep sevgi ve özlemle verilmiştir."
Serdar I.: "Ben size farklı bir seçenek sunuyorum. Gelin, Türkiye'deki Caferi alimlerine sorun bunu. Ve daha geriye giderek, peygamber efendimizden sonra Halife'nin Hz. Ali değil de, Hz. Ebubekir olmasının bugüne kadar İslam âlemini nasıl etkilediğini, bugün yaşanan durumu açık açık anlatsın size. Siz de bunu köşenizde yayınlayarak hiç olmazsa bizim inancımızı ve düşüncelerimizi okurlarınız ile paylaşın. Çünkü bu ülkede yaşayan tüm Caferiler ve Aleviler, Sünni inancı hakkında geniş bilgiye sahiptir ama Sünni'ler ne Caferilik, ne de Alevilik hakkında aynı şekilde bilgiye sahip değildir!"
Ahmet K.: "Yazınıza katılmamak mümkün değil. Elbette ki Hz. Hüseyin efendimiz ve yarenine reva görülen zalimane kahredici muamelelere üzülmeyen bir kalp Allah'ın yarattığı ve nazargâhı olan kalbin başkalaşmış ve asli hüviyetinden çıkmış bir 'şey' haline dönüşmüştür. Ancak beni bu konuda üzen bir konuyu size iletmeden geçemeyeceğim. Hz. Hüseyin efendimiz elbette ki Hz. Resulullah efendimizin ciğerparesiydi. Ama Hz. Hasan efendimiz ondan daha az mı kıymetliydi? Biliyorsunuz ki O da adice bir suikast sonrası zehirlenerek şehit edilmişti. İstirhamım hakkaniyet namına Hz. Hasan efendimizi de dualarımıza ve yazılarımıza konu etmenizdir."
Gökhan T.: "Alevi- Sünni tartışmalarında son derece akılcı ve objektif tespitler yapıyorsunuz. Uzun zamandır kafamı kurcalayan bir tespitim var ve sizin de düşüncenizi de merak etmiyor değilim. Neden milyonlarca Sünni, erkek çocuklarına Ali ismini koyarlar da hiçbir Alevinin çocuğuna Muhammet ismini koyduğuna şahit olmayız? Çok nadir de olsa istisnalar var mıdır? Lütfen bu sorumda bir art niyet aramayın. Yani Sünnilerin Hz. Ali ile bir sorunu yokken Alevilerin Hz. Muhammet'le bir sorunu varmış gibi durmuyor mu?"
Murat K.: "Gayet basit... İnsanlık tarihi zulüm ve sömürüyle doludur. Bu gün de aynı şeyi yapabilmek için Ehl-i Beyt'i sevenleri, onların yolundan alıkoymak için Kerbela'yı kullanıyorlar. Çünkü bu lanetlerin en korktukları Ehl-i Beyt'i sevenlerin birlik ve dirlik içinde olmasıdır. Ehl-i Beyt'i sevenler birleşirse bu lanetlerin insanlığa hükmetmek için ellerinde hiçbir koz kalmaz!"
Selahattin E.: "Yazınızı okurken bir Sünni olarak burnumun direği sızladı. Yezid'e lanet okudum. Maalesef pis siyaset ve devlet adamları bunun sebebi. Irkçı siyaset ve devlet adamları izin verse, bu iş hallolsa İslam âlemi ayağa kalkar. Ama satılmış, kime hizmet ettiği belli olmayan kral, devlet başkanı ve diktatörlerin ana düşünceleri iktidarlarını korumak olduğundan maalesef bu mümkün görünmüyor!"