Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ÖMER ÜRÜNDÜL

Sistem yok, yol çok uzun

Futbolda sistemin çok önemli bir ilke olduğunu yeri geldikçe sık sık vurgularım. Bizim uluslararası alanda yaşadığımız en büyük sıkıntı, oturmuş bir sistemimizin olmamasıdır. Milli Takım ve kulüpler bazında bu sıkıntı, başımızı çok ağrıtıyor. Bir de Milli Takımımız'daki kadro istikrarsızlığı eklenince işimiz daha da zorlaşıyor. Sistemi oturmuş ekol sahibi üst düzey ülkeler dahi kadro istikrarına özen gösteriyor. Çünkü kolektif yapı böyle gelişir. Bir örnek verelim; Almanya...
Güney Afrika'daki son Dünya Kupası'nda teknik direktör Löw, kafasındaki ilk 11'le mecbur kalmadıkça hiç oynamadı. EURO-2012 elemelerinde bize karşı da bir değişime gitmedi. Sadece Schweinsteiger'in sakatlığı sebebiyle Kross görev aldı.
Dünya Kupaları'nın en istikrarlı takımlarından ve aynı zamanda oturmuş bir sistemi olan Almanya bile kadro istikrarına önem veriyor. Biz ise oturmuş sistemimiz yokken bazen mecburiyetten ama daha çok teknik direktör tercihleriyle sürekli kadro değişikliğine gidiyoruz, hem de fazlasıyla. En son canlı örnek, Belçika maçı... Birbirleriyle birlikte tek maç dahi oynamamış bazı futbolcuların da içinde bulunduğu bir takım tertibi... Bu şekilde iyi oynamamız, tabii ki mümkün olamaz. Kaybedeceğimiz bir maçı şans faktörüyle berabere bitirip grup ikinciliği için avantaj yakaladık.

AŞAĞI İLE YUKARISI AYNI
Ama genel rahatsızlığımız yüzünden avantajımızı değerlendireceğimizden kuşku duyuyoruz. Danimarka'daki 21 Yaş Altı Avrupa Şampiyonası yarı finalinde İspanya-Belarus maçını TV'den izledim. Sanki Dünya Kupası'ndaki İspanya Milli Takımı'nı seyrediyordum. Çeşitli görev yerlerine monte edilenler, A Takım'dakilere benzer özelliklere sahip oyunculardı. Sahanın bütününü kullanarak oyunu genişletmek, pas trafiği, aynı hücum varyasyonları ve aynı takım savunması... İşte sistem böyle oturuyor.
Bir dönem A Milli Takımımız dörtlü defans uygularken Ümit ve Genç Takımlarımız üçlü defans uyguluyordu. Bu düşünce ile nasıl bir sistem takımı olabiliriz?
Zaman zaman üzerinde durduğum önemli bir konu da şudur: "Futbolda eğer karşılaştığınız rakipler sizden çok güçlü olsalar da çareler tükenmez."
İspanya yarı finalde maç boyunca Belarus'u sahasına hapsetti. Belarus sürpriz bir gol buldu. 90. dakikaya kadar iyi yerleşimli, kalabalık, alan daraltan savunma kurgusuyla yoğun baskıya ve müthiş pas trafiğine direndiler. 90. dakikada beraberliği bulup uzatmada iki golle kazandılar. İspanya kolaylıkla İsviçre'yi yenerek şampiyon oldu. Sürekli ilerleme kaydeden çalışmalarını göz önüne alırsak, çağın ötesinde futbol oynayan Barcelona'yı önümüzdeki sene Şampiyonlar Ligi'nde, İspanya Milli Takımı'nı da EURO 2012'de durdurmak hiç kolay olmayacak.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA