Sosyal medya işsiz güçsüzleri, her gün kendilerinden bahsettirmek için ille de aykırı bir şey bulurlar. Başta hep dediğim gibi sosyal medya izleyen, yazan ve yöneten gazeteciler de, tirajların düşmesinde başrol oynayan sosyal medyayı baş tacı yaparak, kendi kişisel "like"larını artırmaya çalışırlar..
Geçen hafta başlarında biri Sezen'e, hem de beş sene evvel piyasaya çıkmış bir şarkının sözlerinden dolayı bulaştı. Hemen destek buldu tabii. Sezen'e saldırmak iyi izleyici yaratır ya.
Mustafa Sandal da bu amaçları belli insanlara cevap vermek ve Sezen'i savunmak gafletinde bulununca iş iyice büyüdü. Dedi ki Mustafa..
"Sen otur oturduğun yerde, gördüğüm kadarıyla bir gram aklın var, onu da bu ülkenin en derin ozanlarından biri olan sanatçının ne dediğini anlamaya çalışmakla yakma güzel kardeşim! Bir şarkı sözünü böylesine çarptırmak akıl ve mantık dışıdır."
Dün sabah, belki de kendine ün arayan bir avukat, Sezen'in dini değerlere hakaret, tahrik ve aşağılama suçu işlediği, kullanılan ifadelerin İslam'a saldırı olduğu iddiası ile suç duyurusu yapınca..
Ben büyük İslam uleması Kilis Müftüsü Muharrem Kemal Efendi'nin torunuyum. İlkokulu bitirene dek onun yanında büyüdüm ve dinimi ondan öğrendim.
Kimden..
Padişah'ın şeyhülislamlık teklifini, "Ben memleketimi terk edip İstanbul'a gitmem" diye reddeden, sık sık Arap âleminden gelen din ulemasının "Şu ayeti, şu sureyi nasıl yorumlarsınız?" diye sordukları büyük İslam Bilgini'nden.
En iyi öğrettiği şey de "İslam olmak ile yobaz olmak arasındaki korkunç fark"tı. İslam olmak, inançtı. İnsanı cennete götürecek bir inanç. Yobazlık ise cehennemlik günah..
Dedem daha 7 yaşındayken bana "Bak oğlum" demişti, "İslam'ın öbür dinlerden farkı, insan ile Yüce Tanrı arasına 'Ruhban' sınıfı koymayışıdır. Kutsal Kitabı'nın adı da 'Kur'an' yani 'Oku'dur. Okuyacaksın.
Türkçe mealleri okuyup, dinini kitabından öğrenecek, kafana takılanları da, inandığın, güvendiğin din âlimlerine soracaksın.." ..Ve bana Cumhuriyet Hükümeti tarafından kurulan Diyanet İşleri Başkanlığı'nın talebi üzerine ünlü din bilimcisi Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır'ın 1926'da başlayıp 12 yılda bitirebildiği "Kur'an-ı Kerim Meali"ni okumamı öğütledi. Lisede iken aldım.. O gün bugün evimde durur.. Kafam takıldı mı açar, okurum. Şimdi başka mealler gibi, en makbulü Elmalılı meali de internette var. Kolayca ulaşıyorum.
İlk öğrendiğimde şaşırmıştım.
"Kur'an'da Havva adı geçmez" dediler.. Dedeme sordum.
"Doğru oğlum" dedi..
Kutsal kitabımızda sadece çamurdan yaratılan Âdem vardır. Havva kitapta sadece "Âdem'in eşi" diye anılır..
Sezen olayı, Sezen gibi bu ülkeyi hem de nasıl birleştiren bir ozana, bir devasa müzik insanına saldırmanın dayanılmaz hafifliği üzerine adeta zorla büyütülüp, iş Sezen'in hatta tutuklanıp yargılanmasını istemeye varınca "Hıncal oğlum artık susamazsın" dedim, araştırmaya başladım..
Şarkının sözlerinin tümünü buldum. Şöyleydi..
"Acısıyla tatlısıyla
Ne şahane bir şey yaşamak
Dibe vurmak dimdik durmak
Bin bahane bin oyun kurmak
Binmişiz bir alamete
Gidiyoruz kıyamete
Selam söyleyin o cahil
Havva ile Âdem'e
Aha yine aha yine
Önümüz uçurum ardımız dağ
Aha yine aha yine
İlle yanacağız
Yanacaklar elbette
Gül de var diken de
Aşk da var savaş da
Her şey hepimiz için
Kısmet hayatta
Yazın veda edişi
Şölenlerle, şarkılarla
Baharların gelişi
Kırmızı mor yeşil, la la
Ne şahane
Ne şahane bir şey yaşamak
Mustafa Sandal haklıydı. Şarkıda geçen Âdem ile Havva, Tanrı'nın insanları için cömertçe yarattığı dünyada şahane bir hayat sürmek mümkünken, adeta kıyamete gider gibi "Bölünmek" denen alete binen günümüz erkek ve kadınlarını işaret etmek üzere kullanılan somut değil, soyut iki sözcüktü, çünkü. Buradan dinimize de değil, tek tanrılı tüm dinlere "Hakaret, aşağılama, insanlar arasında kin ve nefret duyuları yaratmak" gibi suçları çıkarmak mıydı acaba, Müslüman olmak!. Ya dünyada ve yaşamdaki tüm güzelliklere göz yumup, sadece zorlukları görmek?.
Biraz daha derinleşince, elime, ayni gazetede yazmakla gurur duyduğum çok önemli bir din bilgini Nihat Hatipoğlu'nun 14 Temmuz 2017'de, yani tam da o şarkının yazıldığı günlerde Sabah'ta çıkan bir yazısı elime geçmez mi?.
O zaman geçelim, ikinci yazıya ve sözü muhterem Hatipoğlu'na bırakalım..
***
HZ. ÂDEM, TANRI'NIN SINAVINDAN NİÇİN KALDI?..
Bu yazı, bu soruya cevap vermiyor.. Kutsal kitabımıza dayanarak Âdem'in yaratılışı ve başta Kur'an'da adı olmayıp, sadece "Adem'in zevcesi" olarak geçen Havva'nın Âdem'in bir parçasından, ondan sonra gelen tüm Âdem oğullarının, Âdem ve onun parçasından yaratılan zevcesinden türedikleri anlatılıyor, bir. Sonra Tanrı'nın Âdem'e her şeyi öğrettiği, ardından cennette sınava aldığı, bu sınavı kaybettiği için de dünyaya sürüldüğü naklediliyor.
Yani hiçbir şey bilmeyen Âdem'e her şeyi Tanrı öğretmiş, sonra imtihan etmiş ve Âdem kaybetmiş.. O kaybedince de..
Söz Hatipoğlu üstadın. Eğer Google'a girer "Kur'an'da Hz. Âdem'in yaratılışı/Nihat Hatipoğlu" yazarsanız, yazının tümünü bulursunuz..
*
Kur'an ve sünnetin haber verdiği değişik yaratma modelleri vardır. Yüce Rabbimizin yarattığı bu mahlukatı şöyle özetleyebiliriz:
1- Melekler nurdan yaratıldılar. (Müslim, Zühd, 60, hd: 2996).
2- Cinler dumandan yaratıldılar, halis ateşten yaratıldılar.
(Rahman, 14-15). Zehirleyici, kavurucu ateşten yaratıldılar. (Hicr, 26-27).
3- Hz. Âdem (ilk insan ve ilk peygamber) çamurdan (Sad, 71-78, Araf, 7) süzme çamur (sülale min tin), yapışkan çamur (tin lazib), kurumuş çamur (salsal) gibi çamur türlerinden ve aşamalarından yaratılmıştır. (Hicr, 26, 28, 33; Rahman, 14; Ali İmran, 59).
4- Hz. İsa babasız, ruh üflenerek ol emriyle yaratıldı, anne rahminden doğdu. (Meryem, 21; 19; Ali İmran, 45, 47 vd.).
5- Bizler bir anne ve babadan doğduk. (Hacc, 5).
6- Hz. Havva, Hz. Âdem'in bir parçasından yaratıldı. (Zümer, 6; Nisa, 1).
*
İlk insanın yaratılması
Topraktan yaratılan ilk insanın -ve ilk peygamberin- adını Yüce Allah Ali İmran suresinin 59. ayetinde açıkça zikrediyor. Diğer ayetlerde ise malum olana işaret ediyor. Her birimiz çamurun -toprağın- değişik süreçlerinden geçmediğimize göre topraktan yaratılandan vücuda geldik.
Tek canlıdan eşini yaratan Yüce Kudret, oradan da erkekler ve kadınları yaydı, bizi vücuda getirdi.
(Nisa, 1).
*
Havva nasıl yaratıldı?
Kur'an-ı Kerim şöyle belirtiyor: "Ey insanlar! Sizi bir tek candan (Âdem'den) yaratan, ondan da yine onun zevcesini (Havva'yı) vücuda getiren ve ikisinden de birçok erkek ve kadınlar (besse, yayan) türeten Rabbinize karşı gelmekten sakının." (Nisa, 1).
Yaratılış bir kişiden başlamıştır. O bir kişi de Hz. Âdem'dir. "Sizi bir kişiden yarattı, O sonra ondan da eşini meydana getirdi." (Zümer, 6).
*
Hz. Âdem'e özel bilgi veriliyor
Yüce Allah, Hz. Âdem'i özel bilgi ile donatıyor ve isimleri (eşyanın, varlığın ve belli bilgilerin) ona öğretiyor. (Bakara, 31).
Meleklere takdim ettiği Hz. Âdem'e isimleri söylemesini emrediyor. Meleklerin bilemediği bilgileri, isimleri Hz.
Âdem söyledi. (Bakara, 33). Sonra Yüce Allah, Âdem'e secde etmelerini emrediyor.
Buradaki secde kulluk anlamında değil, emre itaat ve ihtiram -saygı- secdesidir. Hz. Yusuf'a baba ve annesinin secdesi gibi. (Yusuf, 100). Âdem'in yanında Allah'a secde edin gibi bir yorum isabetli değildir. Zira böyle olsaydı, iblisin bir itirazı olmazdı. Zira iblis zaten Yüce Allah'a secde ediyordu. İtirazın sebebi; iblisin kendini Hz.
Âdem'den daha üstün görmesiydi. (Üstün gördüğü için Yüce Tanrı'nın emrini dinlemedi ve Âdem'e secde etmedi.)
*
Âdem'in cennetteki sınavı kaybetmesi...
Kur'an-ı Kerim'de ilk insanın yaratılışı, topraktan yoğrulması, ruh üflenmesi, meleklere takdim edilmesi, meleklerin secde ederken iblisin direnmesi, Hz. Âdem'den Hz. Havva'nın yaratılması (Araf, 19, Nisa, 1, Taha, 119, 117, 122), cennette şeytanın oyununa gelmeleri, cennetten çıkarılmaları gibi olaylar bu kadar net ve açık şekilde ortaya konmuşken bundan farklı bir din çıkarmak Kur'an'ın ve sünnetin bize öğrettiği açık bilginin dışına taşmak, akıl tutulmasından başka ne olabilir ki?
Bu hasta anlayış; İslam bilim ve hikmet tarihinde eşi görülmemiş bir tahribata yol açıyor.
İlk insan ve ilk peygamber Hz. Âdem'dir. Allah, Hz. Âdem'i peygamber seçti ve topraktan yarattı. Ondan da eşini yarattı. Cennete koydu.
Orada Hz. Âdem imtihanı kaybetti. Ve cennetten çıkarıldı.
***
Cennetteki sınavı da ben özetleyeyim. Yüce Tanrı, Âdem'e bütün bilgileri verirken bir ağacı gösterdi ve "Bundan uzak durun" dedi. Ama Âdem'e secde etmeyi reddettiği için lanetlenen melek iblis, yani şeytan, Havva'yı kandırdı. "Bu ağacın meyvesini yerseniz ölümsüzlüğe ulaşır ve hep cennette kalırsınız" dedi. Havva şeytana uydu ve Tanrı'dan "Bu ağaçtan uzak durun" emrini alan Âdem'i de kandırdı.
O yasak ağacın meyvesini yediler..
Tanrı aslında Âdem'i sınıyordu. Âdem, Tanrı'ya değil, eşinin kandırmasıyla şeytana uydu. Sınavı kaybetti ve dünyaya sürüldü.
Yani bugün Hz. Âdem ile Havva'nın Yüce Tanrı'dan aldıkları tüm bilgileri bir kenara atıp, şeytanın kandırmacasına uymaları yüzünden yeryüzündeyiz ve sanki Yüce Tanrı'nın, sevgi, barış ve dostluk için yolladığı bütün peygamberlere rağmen, gene şeytana uyar gibi, ırklar, ülkeler, bölgeler, hatta şehir ve kasabalar, mahalleler, geçin her gün 3. sayfada cinayet haberlerinde okuyoruz, aile içinde kadınlı erkekli öldüresiye bölünüyoruz.
O zaman..
O zaman Sezen'in şarkısını bir daha, ama derinlemesine, hatta bir tasavvuf ehli gibi düşünün, günümüz tüm Âdem ve Havvaları!.
***
KEŞKE AHMET HAKAN KEŞKE...
Ahmet Hakan dostumun nasıl bir sosyal medya bağımlısı olduğunuve ne yazık ki köşesini ve yönettiği gazetesini de sosyal medya tercihlerine göre hazırladığını hep söylerim.. Bakın şimdi şu iki kısa yazıyı, ayni gün, ayni köşede, ayni Ahmet Hakan yan yana yazdı..
***
KEŞKE sosyal medya olmasaydı da...
Leman Sam dendiğinde...
Aklımıza sadece...
"Bana Esmeyi Anlat" ve "Yapma Dedim Yaptın Gönül" şarkıları gelseydi.
Ama maalesef sosyal medya var.
Ve Leman Sam dendiğinde...
Aklımıza sadece...
Onun sosyal medyada "Soysuz Araplar" diye yaptığı açık ve net ırkçılık geliyor.
Yapma dedim yaptın be Leman abla!
Faşizme bulaşma dedim, bulaştın be Leman Abla!
*
MİLLETİMİZ BÖYLE DEĞİLDİR UMARIM
İKİ tane olay var gündemde:
- BİR: Kiracısının evine baltayla dalan doksan yaşındaki dede olayı...
- İKİ: Üstü kirli diye işçisini arabasının bagajında taşıyan patron olayı...
Bu iki olayla ilgili olarak, sürekli şu türden temennilerde bulunuyorum:
Umarım bunlar tekil olaylardır.
Umarım bunlardan yola çıkarak bir genelleme yapmamız gerekmiyordur.
Umarım milletimiz bunlar gibi değildir.
*
Yani konu Suriyeli mülteciler olunca Leman Sam bir lafı yüzünden kesin faşist..
Ama, iş Türk halkına gelince biri ahlaki, öteki polisiye iki olay yüzünden Türk milleti için "Umarım" diye başlayan genellemeler!.
***
TEBESSÜM
Köpekler attığınız topu hemen koşup size geri getirirler.
Bunu sizin için, yani top fırlatmayı çok sevdiğinizi düşündükleri için yaptıkları hiç aklınıza geldi mi?.
***
SEVDİĞİM LAFLAR
Köpek, özellikle çocuklar için yaratılmıştır. Çünkü o bir eğlence sihirbazıdır. Henry Ward Beecher