Hürriyet'ten söz edeceğimi anladınız tabii, başlığa bakıp.. Amma..
Önce iğneyi kendimize batırarak başlamam gerek.. Gördüğünüz resim dünkü Sabah Spor Sayfasından alındı.. En tepedeki dört sütuna manşet haberin fotoğrafı bu..
"Açılışta elini sıkmadı!."
Alt başlık da şöyle..
"Galatasaray Camiası'nın bir araya geldiği dernek açılışında Faruk Süren, başkan Mustafa Cengiz'in kendisine uzattığı eli sıkmadı."
Haberin yanında iki posta pulu büyüklüğünde bu fotoğraf var. Resim altı falan yok. İçindekileri görmek de pek mümkün olmadığından, resim üstüne yazmak zorunda kalmışlar, Faruk Süren ve Mustafa Cengiz'in isimlerini.. Yani resim görünmesin diye her şey yapılmış sanki.
İnternete girdim.. O fotoğrafı "sabah.com.tr"de buldum ve buyrun ben size kocaman sunuyorum ki, iyice görün ne var, o resimde..
O, tatlı bir sohbete dalmış, birbirlerine gülerek bakan insanlar içinde, elini uzatan ve uzatılan eli sıkmayan iki Galatasaray Başkanı var mı sizce?.
Gerilim'in "G"si var mı?.
Faruk ve Mustafa Başkanların birbirlerine nasıl gülerek baktıkları açıkça belli olmuyor mu?
Haberi Mehmet Özcan kardeşim yazmış..
Demek ordaymış.. Peki Mehmet Kardeşim, sen nasıl Galatasaray muhabirisin ki, bulunduğun yerde böyle bir "ayıp" olay olur da, sen gidip bu olayın kahramanlarıyla konuşmaz, mesela Faruk Süren'e "Başkanın uzattığı eli niye sıkmadınız" diye sormazsın?. Niye Mustafa Cengiz'e "Neler hissettiniz" demezsin mesela..
Elini, dilini bağlayan mı var?. Sordun, yazdın da haberin sansür mü edildi ve bu hale çevrildi?.
Bak ben, o pul gibi resme bakınca bile bir şeyler gördüm ki hemen internet Sabah'ını tıklayıp o fotoğrafı buldum. Bakar bakmaz da Faruk Süren Başkanı telefonda buldum.. Yani, ben ofisimde otururken ulaştım, senin yanında dururken bulamadığın Faruk Başkana..
İşte Faruk Süren'in dedikleri..
"Başkan Cengiz bana 'Hayrola' demişti. Ben de ona sağ kolumda bir sakatlık olduğunu, pek kıpırdatamadan öyle tuttuğumu anlatıyordum.. Bu resim işte o an çekilmiş.."
Hadi buyrun burdan yakın..
*
*
Bugün derbi öncesi Galatasaray düşüncelerimi yazacaktım. Bakın neler yazdım.. Daha doğrusu zorla yazdırdı, benim medyam..
Neyse ki, vakit var.. Artık yarına.. Hem bu satırları yazarken Fener Başkanı Ali Koç "Derbiye özel" düzenlediği basın toplantısını henüz yapmamıştı.
Yarın sabah onları da okumuş olarak, bilgisayar başına otururum, daha da iyi olur.
***
Efsane!..
Öyle yapmış, Serkan Müdürüm, bu akşam saat 20.00'de aSpor'da başlayacağımız "Kale Arkası"nın, şu sıralar ekranlarda dönen anonsunu..
"Efsane Program!." Valla sizi bilmem ama, benim için öyleydi gerçekten.
1994 yılında, vurulmuşum. Ayağımdaki alçıyla yatıyorum hastanede.. Bir gün kapı açıldı. Erman Hocam'la, ışıklar içinde yatsın, dost, hem de nasıl dost, kardeş, hem de nasıl kardeş ve "televizyoncu" hem de nasıl televizyoncu Kenan Onuk odama girdiler.
Yanlarında bir koca teyp.. Bugünün gençleri bilmez.
Bant kayıt cihazı..
"Hıncal Ağbi'ye moral vermemiz lazım" demiş Kenan.. atv spor müdürü o zaman..
Harika programlar icat etmiştir.
Unutamadıklarımdan 90 Dakika, Yaşamdan Dakikalar hep onun kafasından çıkmadır.
Maçlardan pozisyonlar seçmiş Kenan.. O bantta toplamış.. Erman Hocam'a, "Şimdi hastaneye gidip oynatacağız. Hıncal Ağbi ile sen de yorumlayacaksınız" demiş.
Teybi odamdaki televizyona bağladılar ve "Efsane" öyle başladı.
Erman'ın futbol, benim gazetecilik yıllarım Ankara'da çakışır. Ben stoper oynayan Erman'a "Kazma" derdim. Öyle sertti. Ama arkadaştık. Sonra hakem oldu. Ülkenin en iyi hakemlerinden biri oldu..
Kale Arkası da onu efsane yaptı. Televizyon Efsanesi.. Gerçek bir TV Yıldızıydı Hocam..
Öyle ki "Tek otorite" oldu, futbolda..
Maçtan sonra konuşan teknik direktörler, başkanlar, yöneticiler, futbolcular bile "Bakalım akşam Erman Hoca ne diyecek bakalım ama, bana göre.." diye konuşur hale geldiler..
Erman Hoca, "Söze noktayı koyan adam", Kale Arkası "Tüm tartışmaları bitiren program" oldu.
Bu defa elimizde görüntü yok ne yazık ki?. Bizimki futbol sohbeti olacak.. Geçen haftanın ışığında bu haftaya bakış gibisinden..
Bu hafta mesela 3 derbi var..
Fener- Galatasaray bir. Beşiktaş- Trabzon iki.. Sivas- Alanya üç.. İlk 7'deki takımların altısı birbirleriyle karşılaşıyor yani..
Hoş bir sohbet olacak gibi geliyor bana..
***
Nerden çıktı bu?.
"Bu" dediğim Lucescu..
Ülkeme söven bu "çirkin" Rumen'e ne bitmez tükenmez aşk varmış, en "milliyetçi" sandığım kişi ve kurumlarda..
Hem de Beşiktaş.. Bu ülkede "Milli Takımı Temsil Hakkı"na ilk ve tek sahip olan kulüp.. Bu yüzden armasında Ayyıldız taşıyan tek kulüp..
Hem de Sergen Yalçın gibi bir Beşiktaş çocuğunu hoca yaptıktan sonra, tepesine Demokles'in Kılıcı gibi bir "Luce" asmak için, herifin ayağına gidip, Beşiktaş Futbol Takımının başına, Ali Koç'un Comollisi gibi getirmek istiyorlar..
Kendinizi Sergen'in yerine koyun da bir düşünün..
"Sen bu ağırlığı tek başına kaldıramazsın. Onun için tepede Luce olacak.." Bu bir.. İkincisi..
Luce orda durdukça, Sergen nasıl kendini güvende hisseder?. İşler biraz iyi gitmedi mi, "Luce hazırda nasılsa" gelmez mi, herkesin, tabii Sergen'in de aklına..
Çebi Başkan, Ortalık daha da karışmadan, bu "Luce" belasını kesip at.
***
Sevdiğim Laflar
" Başkalarının ayıbını senin önünde sayıp döken, senin ayıbını da mutlak başkalarına söyleyecektir."
Şadi Şirazi
Tebessüm
Kız arkadaşın matematiği..
Problemleriniz artar.
Paranız eksilir.
Dostlarınız bölünür.
Kalp ağrılarınız çarpılır.