Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HINCAL'IN YERİ HINCAL ULUÇ

Ali Koç depremine sadece devlet sessiz?.

Cumhurbaşkanlığı İletişim Daire Başkanı Prof. Dr. Fahrettin Altun'un, futbol dünyamıza, bir proje ve bir kampanya ile barış çağrısı yaptığı gün "Artık yeter!. Barış marış yok" diyen, "Fenerbahçe saldırı altında. Kör göze parmak saldırı olduğunda iş başa düşüyor" diye taraftarına açıkça savaş çağrısı yapan Ali Koç'a, itham ettiği Trabzon ve Galatasaray'dan sert cevaplar gelirken, sessizliğini koruyan tek kurum devlet oldu.
Koç'un, Fenerbahçe aleyhine çalıştığını iddia ettiği Federasyon'dan, "Zekeriya Alp yalan söylüyor. Bana madde madde hesap verdi ama ikna edemedi" dediği Merkez Hakem Komitesi'nden, "Devlet bütün kararlarını Trabzon için alıyor. Harcama limitleri, kredi ve faizlerde hep Trabzon destekleniyor. Devlete iş yapan büyük müteahhitlere Trabzon Stadı'nda localar aldırılıyor" dediği devlet makam ve kurumlarından ses çıkmadı.
Koç'un, Cumhurbaşkanlığı'nın "barış" çağrısına karşı alenen ve resmen savaş çığlıkları atmasına, 6222 sayılı Futbolda Şiddet Yasası ihlallerini izlemek üzere, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından atanan "Özel Savcı"dan da henüz ses yok. Oysa en azından "İnceleme yapılmaktadır. Sonuç kamuoyuna açıklanacaktır" denebilirdi.
Galatasaray Başkanı Mustafa Cengiz, Ali Koç'un kulübüne saldırısına ayni sertlikte yanıt verdi.
"Bir kulüp başkanına, değerli bir camianın başkanına 'yalancısın' diyecek kadar basitliğe düşmem. O kadar basit olamam. Edebimi bilirim, edepsizce davranamam. Benim bütün camialara derin saygım var ama bu lafla olmaz. Benim edebim böyle konuşmaya müsaade etmez" diyen Cengiz, "FETÖ'nün etkisi bittikten sonra kim kaç kez şampiyon olmuş, kim olamamış, ona da bakın" diye ağır bir imada bulundu. (İki kez Beşiktaş, iki kez de Galatasaray şampiyon oldular.)
Trabzonspor Başkanı Ahmet Ağaoğlu da, bakanları, devlet bankalarını ve teşkilatı Trabzon için çalışmakla suçlayan Koç için konuştu.
"Yıllarca hayatlarını örtülü, kapalı ve gizli icraatlarla sürdüren insanların bakış açıları bu. Bir bakanın, cumhurbaşkanının veya herhangi bir bürokratın, milletvekilinin, bir kulüple alakalı yaptığı herhangi bir işlem, dönüp paraya bağlanıyorsa... Bunlar belirli amaçlarla çıkarılmış söylentiler. 51 milyon deniyor bir de... Bu söylentiyi ortaya atanlarla alakalı suç duyurusunda bulunduk. Ama devam eden süreçte bununla bağlantılı birtakım söylemler, beyanatlar verildiği zaman da bunun hangi amaçla ve kimler tarafından üretildiği, çok açık ve net olarak ortaya çıkıyor."
Koç'un saldırısı ile başlayan gerginlik ligin başlamasına günler kala artarak sürerken, tek olumlu haber, Spor Bakanı Mehmet Kasapoğlu'ndan geldi. Bakan, yıllardan beri Meclis'te olup da bir türlü gündeme alınmayan Kulüpler Yasası'nın en kısa zamanda TBMM'de görüşüleceğini açıkladı.
Milyarlık şirketler haline gelen profesyonel kulüplerin hâlâ "Dernekler Yasası" ile yönetilmesi rezaleti, Kulüpler Yasası ile bitecek.
Yeni yasa ile, başkanlar ve yönetimler, kulüplerine verdikleri zarardan şahsen sorumlu olacaklar.
Kulüp başkanları özellikle bu sebepten yasanın Meclis'te görüşülmesini, yıllardır siyasi baskılarla engelliyorlar.

***


New York Times'ın "Mutlak görün" dediği Antakya Müze Oteli!..

Dostum Hüseyin Yayman, Turizm Bakan Yardımcısıyken, birlikte Hatay gezisi yapmıştık. Antakya'da bir inşaatın önünde durduk. Yayman "Burası Antakya Hilton olacak" dedi.. "Ama dünyada bir ilk olacak.. Müze Otel!."
İnşaata başlandığında temel kazısında tarihi eserlere rastlanınca, çalışmalara uzmanlar eşliğinde devam edilmiş ve biri dünyada bugüne dek bulunan en büyük tek parça mozaik olarak, 30 binden fazla tarihi eser çıkarılınca, mimari değiştirilip, bina mozaiğe dokunmadan, sütunlar üzerine yukarı alınmıştı. Lobide dolaşanlar, bu dünya çapında mozaiğin üzerinde yürüyeceklerdi. Konuklar bu harika eseri görebilsinler diye, otelin tabanı camdan oluşturuldu.
5 kültür katmanı ve günümüze kadar gelen 13 farklı medeniyete ait öteki çok değerli eserler için de özel salon ayrıldı.
Yeni proje, dünyanın en önemli Mimari Festivali olan WAF'tan birincilik alarak döndü.
Ardından Hilton'la yollar ayrıldı. Otelin sahibi Asfuroğlu ailesi, yeni ismin "Museum Hotel Antakya" olduğunu ve açılışın Nisan 2020'de yapılacağını açıkladı.

..Ve hafta sonunda, evimde gazeteleri okurken, The New York Times'ın tam 4 sayfa ayırdığı turizm ekini gördüm.
"2020'de gidilecek 52 yer" başlığı taşıyan ek, gazetenin "Planlarınızı şimdiden yaparsanız iyi olur" diyerek seçip sunduğu 52 yer"den oluşuyordu.
"Bizden de var mı" diye heyecanla aşağı kaymağa başladım ve buldum.
34'üncü sırada "Antakya, Turkey" yazıyordu. "Bir antik mozaik üzerinde şimdi bir müze ve yeni otel var."
Bu başlığın altını bir nefeste okudum ve size de aynen naklediyorum.
"Antik Antioch olarak tarihe geçen Antakya, Türkiye'nin güneyinde Suriye sınırında yer alıyor ve konuklarına görecekleri pek çok zenginlik sunuyor. Yöre ilk Hıristiyanlar için önemli bir merkez. Hıristiyan aleminin en eski kiliselerinden biri burada. Dağın içine oyulmuş bir mağarada yer alan St. Peter dünyanın Arabistan dışındaki ilk kilisesi..
Antakya, dar yollar ve beyaz taş evleriyle eski bir şehir.
Kent içinde olağanüstü muhteşem bir arkeoloji müzesi var. Salonları Roma ve Bizans mozaikleriyle dolu.
Alışılmadık bir otel, Museum Hotel Antakya, yeni arkeolojik kazıyla ortaya çıkan hayli büyük bir mozaiğe, yukardan bakıyor. Bu, bugüne dek dünyada ortaya çıkarılmış en büyük Roma mozaiği. Bu mozaiğin Antik Kent Forumu'nun tabanı olduğu düşünülüyor.
Asfuroğlu ailesi, otellerinin temelini kazarken bu mozaiği buldular. Otelin etrafı şimdi bir açık hava müzesi. Çelik sütunlar üzerinde duran otelin tabanı cam olduğu için, yürürken bu dünyanın en büyük mozaiğini her açıdan görebiliyorsunuz. Otelin konukları içerdeki müzeyi de serbestçe gezebiliyorlar."
TÜRSAB ve Türkiye Seyahat Acenteleri, "The New York Times" gibi bir gazetenin "Mutlak görün" dediği The Museum Hotel Antakya için, hem yurt içi, hem de yurt dışı turlar için kollarını hemen sıvasınlar..
Sadece Antakya'yı içeren "kısa", tüm Hatay'ı gezdiren (Ki Hatay'da daha ne harikalar var) "uzun tur"lar şimdiden açıklanmalı..

***


Üç güzel film!..

Hafta sonunda üç güzel film izledim kısa aralarla..
Judy.. Cats.. Bıçaklar Çekildi!.
Judy, bol müzikli bir biyografik film. İkincisi müzikal. Üçüncüsü polisiye..
Herkes kendi merakına göre seçim yapıp gidebilir. Çünkü üçü de türlerinin güzel örneklerinden..
Ben fevkalade müzikal ve polisiye meraklısıyım.. Bunu bilerek, "Film" olarak sıralamamı okuyun..
1- Bıçaklar Çekildi.
2- Cats.
3- Judy.

*

Bıçaklar Çekildi, başta James Bond Daniel Craig ve Yüzbaşı Amerika Chris Evans olmak üzere pek çok ünlüyü bir araya getiriyor. Christopher Plummer, Jamie Lee Curtis, Don Johnson gibi eski tüfekleri görmek de çok hoş..
Eleştirmenler, "Agatha Christie'ye Saygı" diye sundular filmi ama, bence daha çok Sherlock Holmes, yani Canon Doyle.. Filmde zaten, olayı çözmeye çalışan özel dedektif, evin hemşiresini yardımına çağırırken "Benim Watsonum ol" diyor.
Filmin finali Christie ve Holmes finallerine gönderme. Dedektif herkesi bir salonda topluyor ve anlatmaya başlıyor..
İlk yarısı durağan ama çok meraklı.. İkinci yarı nefes kesici..
Aksiyon değil, kafa yorma üzerine kurulu polisiye izlemeyi öyle özlemişim ki, bir daha izlerim rahatça.

*

Cats, Amerika'da fiyasko oldu. Eleştirmenler bir haftada yıktılar filmi. Öyle yıktılar ki, yönetmen filmi geri çekti ve "Yeniden montajlayacağım" dedi.
Valla Amerikan eleştirmenleri umurumda değil. Ben Cats'i Londra'da, sahnede iki kez izlemiş ve bayılmıştım. Final şarkısı Memory, hayatta en sevdiklerimin başında gelir.
Sinemada da harika olmuş.. Cats'in bestecisi Andrew Lloyd Webber yapımcısı olduğu filme yeni enfes şarkılar da eklemiş. Danslar da harika.. Slow, vals, rock, tab, rap.. Aklınıza ne gelirse.. Hem de en iyi dansçılar.. Dans tarihi gibi film.. Demiryolu kedisi'nin tab dansı mesela, unutulmaz..
Londra'da Elaine Paige gibi bir devden dinlemiştim, Memory'yi..
Burada Grizebella'yı Jennifer Hudson fevkalade oynuyor, şarkıyı da herkesi ağlatacak kadar güzel söylüyor.
Filmde Judi Dench, İdris Elba, Taylor Swift başta pek çok ünlü de var. Filmi bir daha izleyeceğim en azından ve bulduğum anda, DVD'sini de evimde bulunduracağım.

*

Judy, Judy Garland'ı ve onun oynadığı Oz Büyücüsü filmlerini ve de o filmin unutulmaz şarkısı "Somewhere over the Rainbow"u, tıpkı Memory gibi hayat boyu dinlesem (Dinliyorum zaten) bıkmayacağım kadar sevmeme rağmen, hatta yer yer sıkıldığım bir film oldu.
Eleştirmenler tarafından, film çıktığı gün "Oscar'ı aldı" yapılan Renee Zellweger, hafta başında Oscar adayı ilan edildi. Görünüşe göre alacak da.. Ama ben Zellweger'in çok daha iyi oyunlarını gördüm..
Bu filmdeki başarısını, burnuna bir plastik ekleme yaparak, görünüşünü adeta Judy yapan makyajcısına borçlu sanki.. Bu kadar fiziksel benzetme olunca, Judy oluyor Renee.. Beğendiğiniz oyunculuk mu, yoksa etkisi altında kaldığınız bu fiziksel benzerlik mi, iyi düşünün..
Film olarak pek gitmiyor. Ağır.. Ama seyredilir.

***


Kadir İnanır!.

Sevgili meslektaş ve Sabahdaşım Ömer Karahan, kız arkadaşı Jülide Kural'ın baş rolde oynadığı oyunun galasına giden Kadir İnanır'a çatıyor. Resim de koymuş..
Efendim Kadir'in, Sırrı Süreyya Önder, Dilek İmamoğlu, Başak Demirtaş, Pervin Buldan, Selvi Kılıçdaroğlu, Canan Kaftancıoğlu'nun gittiği oyunda ne işi varmış?:
"'Sevgilim Jülide Kural sahnede olduğu için oradaydım' demesin sakın. 'Buna kim inanır' diye sormayacağım" diyor.
Sevgili Karahan, bir defa "Sevgili" değil. Jülide, Kadir'in eşi.. Türkan Şoray, Rüçhan Adlı'nın nasıl eşiydiyse öyle eşi..
Bunca yıldır, hep ama hep beraberler.
Jülide'nin galasına gitmeyecekti de ne yapacaktı?.
"Hayır.. Bu oyunda oynayamazsın" mı diyecekti..
O zaman da, tüm cümle feministler ayağa fırlayıp, "Kadirizm" yaveleri atmayacaklar mıydı?.
Bunca yıl sonra yeniden Nazım, Necip Fazıl, Sabahattin Ali, Nihal Atsız günlerine mi dönüyoruz?.
Sanatı mı tartışacağız, siyasete mi dalacağız?.

***


TEBESSÜM
- En iyi dostum, iki gün önce karımla kaçtı!.
-Olacak şey değil!. Ne zamandır en iyi dostun o herif?.
- İki gündür!.

SEVDİĞİM LAFLAR
"İnsan her yerde aynı insandır bir insanın yaratılışında asalet yoksa, kainatın tacını giyse yine de çıplak kalır." Montaigne

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA