Hayır Sevgili Mehmet Barlas, "Değerli Konut Vergisi" (DKV) hukuksuzluk değil, tam tersine, hukuktur.. Adalettir.. Çünkü bu ülkede sistem "Vergi ödemek" değil, "Vergi kaçırmak" üzerine kurulmuştur.. Özellikle de Emlak Vergisi tam da böyledir.. DKV, bu adaletsizliği bir nebze "Adil" yapacaktır.
Anlatayım mı?.
1999 yılında satın aldım, Alkent'teki bahçe dubleks evimi.. Bana satan Sevil Hanım "Ödediğim fiyat tapuya aynen kaydedilecek" deyişime itiraz etmedi.
Beyanımızı yazan tapu memurunun bile hayretle baktığını hatırlarım..
"Siz enayi misiniz" diyordu herhalde içinden..
Alım vergisini gerçek fiyattan ödedim. Sevil Hanım da satış vergisini tabii..
Sonra Emlak Vergisi zamanı geldi. Bu verginin esası. tapudaki beyan.. Ben tam vergimi öderken, aynen benim gibi bahçe dubleks ev sahibi Alkent komşularımızdan birinin, benim onda birim düzeyinde değer beyan ettiğini öğrendim..
Zamanın Ecevit Koalisyon Hükümeti'nin (DSP, ANAP, MHP) Maliye Bakanı Sümer Oral yakın dostum, değerli bir devlet adamıydı. Onu aradım..
"Sevgili Bakan" dedim, "Bu ülkede namuslu olmak suç mu?. Ben Doğrucu Davud, evimin gerçek değerini beyan ettim diye, benimle tıpkısının aynisi evde oturan komşumdan 10 misli fazla vergi ödüyorum ve her yıl böyle ödeyeceğim. Günahım namuslu vatandaş olmak mı?"
Sümer Bakanım güldü.. "Ne yazık ki öyle Hıncal"dedi.. "Yasalar öyle.."
"O zaman değiştirin o yasaları.. Hadi alırken bir şeyler döndü, ama bir hile 10 sene, 20 sene 40 sene sürer mi?. O zaman her yıl vergiyi, rayiç, yani piyasadaki güncel değeri üzerinden alın."
İstimlak halinde bedelin, tapudaki beyan üzerinden ödenmesi de bir önlem olabilirdi, mesela..
Yani bizdekinin tersi.. Vergide kırk sene evvelki beyan esas. İstimlak ederse devlet, o zaman rayiç bedelden ödeyecek.."
Şimdi Sevgili Mehmet,
Sence bu "Hukuk" mu?. Bu ülkede emlak vergileri, adil ve hukuka uygun mu ödeniyor, yoksa hemen her vergi konusunda olduğu gibi, onda da kaçakçılara ödül mü veriliyor?.
***
Bundan 15 gün evvel Alkent Yönetimi bana bir bilgi notu gönderdi.
Efendim site bir avukatla anlaşmış. Ofis kurmuş. Vekalet verecekmişim o avukata, "Değerli Konut Vergisi'ne itiraz" için.. Hani şu 5 milyon liranın üzerindeki konutlardan alınacak vergiye itiraz için o avukata noterden vekalet verecekmişim.
Bre aman.. Daha devlet bana tebligat bile yapmadı.. Evimin değerini de bildirmedi, ödeyeceğim vergiyi de.. Bu ne aculluk?. Hele dur.. Hele devletin zarfları gelsin. Bakayım.. Haklıysa tamam.. Neticede devletime, ulusuma katkıda bulunacağım.. Ama haksızsa, evimin değerini misliyle aşan bir fiyat belirlenmişse, o zaman, ancak o zaman itiraz ederim..
Aidatları düşürmek için sitenin değerini on paralık eden yeni yönetim gene de telaşta.. Ne kadar çok itiraz olursa, o kadar güçlü oluruz diye düşünüyor olmalılar.. Üç otuz paraya indirecekler değeri ki, vergi ödemesinler.. Daha tebligat yapmadan "İtiraz Bürosu" kurmuşlar. Attım yazılarını bir kenara..
Bekliyorum.. Dün yani bizim itiraza davet edilmemizden 15 gün sonra, "İtiraz edin" dedikleri resmi tebligat nihayet geldi..
Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü evimin değerinin 5 milyon 950 bin lira olduğunu bildiriyor bana.. Vergi binde 3.. Yani 18 bin lira falan..
Benim evimin tapuda kayıtlı 1999 değeri de aşağı yukarı bu civarda.. Yani itiraz etmem için hiçbir sebebim yok.. 18 bin lira yıllık vergiyi de devletime (Ayda 1500 lira eder) seve seve öderim..
Sağolsun.. Alkent'te aidatları azaltmak için, bahçıvan, güvenlik, servis elemanı bir yığın insan kovan, sitenin bahçelerindeki rengarenk çiçekler yerine, bakım ve su istemeyen çalı çırpı ektiren harika yönetim, aidatları düşürerek o vergiyi karşılayacak tasarrufu yaptı zaten..
Alkent'te 652 daire var.. Değeri 5 milyon lirayı aşanlar, en değerli sınıftan benimki 6 milyon lira olduğuna göre, 100'ü geçmez.
Tüm oto parkları dolu, daire başına ortalama iki otomobil düşen, tümü orta üst ekonomik sınıfa mensup komşularıma da, bu vergi zarar vermez. Kim, neye itiraz edecek, göreceğiz..
Benim durumum bu.. Görüşüm de bu, Sevgili Barlas..
Sen de karşı tarafın en değerli sitesi Otağ Tepe'de oturuyorsun, bildiğim kadarıyla.. Bir arkadaşım davet etmişti de, bir kere gittim o siteye. Oturduğum ağaç altında tüm Boğaz'ı gördüğüm bahçede 20 kişilik bir sofra kurulmuştu. Az ilerde de, uzun bir fasıl takımı vardı. Yayla gibi bahçe..
Şimdi o muhteşem Otağ Tepe villasının Emlak Vergisi kaç paradır bilmem.. Ama o lüks içinde yaşayanların, senede bir defa, ne bileyim 20 bin lira daha Emlak Vergisi'ni "Değerli Konut Vergisi" adı altında ödemeleri niçin hukuksuz olsun?.
Başkan Erdoğan, bulanık suda kopan kıyameti dikkate alıp "Hele bir inceleyeyim" demiş.
Vergide bazı hatalı yerler olabilir..
***
Düzeltilebilir. Düzeltilmeli de.. Emlak Vergisi Kanunu...
Galatasaray'a serum!.
Sonunda Sevgili Öcal Ağabeyim de ümidini kesmiş olmalı ki, Galatasaray'ın yeni hedefini açıkladı..
"Kupayı kazanmak!." Valla Üçüncü Küme Takımı Tuzla'ya kendi sahasında 2-0 yenildikten sonra, Tuzla'ya iki saat, Florya'ya on dakika mesafedeki deplasmanda(!) hakem yardımı ile tur atlayan Terimspor için, Kupayı kazanmak gerçekten zafer olur..
Fatih Hocam, rezaletin son perdesi Göztepe maçının ardından "Herkes bedelini ödeyecek. Ben dahil" demiş..
Futbolculara bedel ödetmek kolay. Şutlarsın.. Linnes gibi kadro dışı bırakırsın, falan filan..
Ama Fatih Hocam ki, istifa niyeti asla yok, bedeli nasıl ödeyecek, onu bilen de yok, tahmin eden de..
...ve de Öcal Ağabeyimin ifadesine göre, bu rezil transferleri yapan kişi, Hocanın listesini çöpe atıp, bunları alan Başkan Mustafa Cengiz nasıl ödeyecek bedeli..
İçim sızladı, o resim çektirmemek için her şeyi yapan kasıntı başkanın zavallı halini dün bizim sayfada görünce..
Hasta.. Kolunda serum takılı, ama o haliyle ayakta ve çalışıyor.. O kadar yoğun çalışıyor Galatasaray için..
Tam da o sırada, tesadüfe bakın bir foto muhabiri Mustafa Cengiz'in ofisine girip bu resmi çekiyor iyi mi?.
Vah Başkan mı desem, vah Galatasaray mı, şaşırdım..
Kimlere kaldı, Ali Sami Yen'in kulübü!.
***
Efsaneyi bitirdiler!.
1977'de, dünyayı çarpan ilk Star Wars filmini yapan George Lukas, kafasında 12 film planlamıştı. Sonra 9'a indirdi ve o dokuzuncuyu seyrettim işte ve pek çok Star Wars meraklısı, hayranı gibi ben de "Olmamış.. Sıradan bir Star Wars bile olamayacak bu filmle final olmaz" dedim.
Bu sonuncuyu yöneten J. J Abrahams ki, Lukas'la beraber, en çok Star Wars filmi çeken yönetmendir, "Eleştirilerin hepsi haklı" demiş. Yani yaptığı işin, o efsaneye layık olmadığını kendi de biliyor..
Bu dokuzuncuyu dünyaya, çok güzel bir sloganla sunmuşlardı..
"Hikaye bitiyor, ama efsane sonsuza dek sürecek.." Hele biz 1977'den beri izleyenler için, öyle olacaktı gerçekten.. Sonsuza dek hatırlayacaktık.. Ama Star Wars'ı hele bu son üçlü ve hele hele de bu finalle tanıyanlar, haftaya kalmaz unutur giderler..
Filme girerken, 1977'den bu yana, anılarım dahil, tam köşemi ayırmak istiyordum. Şimdi içimden satır yazmak gelmiyor..
Aklımda kalan tek şey, İstinye Park'ın bir türlü ısınmak bilmeyen salonlarında donmamak için arabamdan getirttiğim ve bu yıl henüz hiç giymediğim karakışlık paltoma sarılıp, "The End" yazısını beklemek oldu..
Bir türlü gelmek bilmeyen "The End"i!.
***
Nedir bu okul servisleri!.
İzmir'de bir okul servisi daha, indirdiği küçük çocuğu ezdi. Samsun'da servis kazası. 2 ölü, 9 yaralı..
Yani, okul servisi değil, ecel arabası mübarekler. Çocuklarla beraber, Azrail taşıyorlar..
TV'ler haberi verdi geçtiler.. Her gece ayni adamları toplayıp, vatanı, dünyayı, kurtaran (!) kanallardan birinde, bir tekinde, bu güncel, bu insancıl, bu sonuç verebilecek programlar yapılıyor mu?.
Kimsenin izlemediği, on paralık değeri olmayan palavralarla saatler geçiyor..
Hani İçişleri ve Milli Eğitim Bakanları'nı göreve davet yazıları ve programları..
Daha kaç çocuk ölecek bu servis rezaletine çözüm bulunması için.
Ekranda görüntülerine bakarken kusuyordum. Leşe dönmüş sucukların deposu basılmış.. İçleri öldürücü salmonella zehiri doludur kesin.. Baskını yapan gururla anlatıyor..
"283 lira ceza kestik.."
O zehiri satsa milyon kazanacak adama 283 lira ceza ile engel olacağını sanan saf devletim benim..
Peki onu konuşup yazan var mı?.
Bu medya ile bu devlet olur ancak.. Bu devletle de, çocuklarımız da, biz de daha çok pisi pisine ölür gideriz.
***
Tebessüm
- Kabızlık filmini duydun mu?. - Hayır!. - Henüz çıkmadı da ondandır!.
***
Sevdiğim Laflar
"Doktorların yaptığı en büyük hata, ruhu düşünmeden yalnız bedeni tedaviye teşebbüs etmektir." Eflatun (Teşekkürler Venüs)