"New York şehrinde atlar, otomobil, otobüs ve trenlerden önceki devirlerin sembolüdür. O devirlerde New Yorklular, bir yerden bir yere atların çektiği arabalarla giderlerdi. Sonunda, zaman geçti, hayat değişti ama atlar ve faytonlar Manhattan Adası'nın İkonik Tarihi oldular.
Atların çektiği faytonlara binmek, Central Park'ın güzelliğini yaşamak için harikulade bir deneyimdir.
Bütün yıl boyu sizi bekleyen faytonları, 5. Cadde Grand Army meydanında, 6. Cadde Park girişinde ve 7.
Cadde bağlantısında dizilmiş olarak bulabilirsiniz.
Bu satırlar, New York Belediyesi'nin yerli yabancı turistler için hazırladığı rehberden alındı.
İsterseniz şunu da tıklayın.. www.nychorsecarriageride.com Burada da İngilizce, isterseniz Türkçe şimdiden rezervasyon yapma imkanı veren fayton şirketlerinden birinin (New York'ta pek çok fayton şirketi var) sitesi karşınıza çıkar..
"NYC At Arabası Gezileri, bir aile şirketidir. İşi babam Giuseppe 1979 da, Sicilya'dan New York'a göçtükten sonra kurdu. Benim adım Frank ve daha beş yaşındayken babamın yanında faytonculuğa âşık oldum. Bugün şirketi ben yönetiyorum ve bütün atların sağlıklı olduklarını ve iyi bakıldıklarını garanti ediyorum.
Ben New York'ta doğdum, büyüdüm ve New York'un ve Park'ın tarihini simgeleyen bu işte çalışmaktan gurur duyuyorum..
Buraya gelin ve buradan harikulade anılarla ayrılın.."
Evet.. Dünyanın en büyük, en ünlü ve en kalabalık, en çok turist alan kenti New York'ta, faytonlar hâlâ, yaz kış, gece gündüz çalışıyorlar..
New York Belediyesi kendi hazırladığı turist rehberinde, at arabaları, yani faytonlar için "Manhattan Adası'nın İkonik Tarihi" diyor..
İkonik "Tek kelime ile bir bütünü anlatan simge" demektir.
Yani New York Belediyesi fayton için "Manhattan'ın tarihsel simgesi" diyor.
Peki, fayton İstanbul'un, İzmir'in ikonik tarihi değil mi?.
Padişahlar, Cuma Selamlığı'na faytonla gitmezler miydi, Topkapı Sarayı'ndan Sultanahmet'e.. Yol boyu binlerce insan toplanmaz mıydı?.
Sade Padişah mı?. Ya insanlar?.
Bağdat Caddesi'nde simgeydi faytonlar.
Ben yetiştim.. Caddebostan Plajı'ndan çıktıktan sonra, Paşa Dayımın, Ethem Efendi Sokağı'nın en sonunda, hemen istasyonun ordaki evine faytonla gitmek, plajın kendisinden büyük zevkti.
Artan nüfus ve yoğunlaşan trafik faytonların kentten çekilmesine sebep oldu.
Atlar ve arabaları, bir tek araç girmesinin yasak olduğu Adalar'da kaldılar.
İstanbul'un tarihsel ikonunu yaşatma ve insanlara faytona binme zevkini ve keyfini tattırma işi Adalar'a düştü..
Manhattan'ın ortasında bir ada gibi duran Central Park'a düştüğü gibi.
İzmir efsanesi faytonlar da, gene araba geçişlerinin sınırlandığı, yer yer yasaklandığı Kordon'da kaldılar bir..
..ve..
..ve ne acıdır ki, kalıplarının adamı olmadıklarını gösteren iki Belediye Başkanı Tunç Soyer ve Ekrem İmamoğlu, güya hayvansever bir kaç kişinin kopardığı kıyamet ve peşlerine takılan sosyal medya trollerine boyun eğdiler ve arka arkaya faytonları yasakladılar. Pat diye yasakladılar, Ada'da ve Kordon'da..
Eğer Soyer ve İmamoğlu halkçı ise, ben neciyim acaba diye düşünüyorum..
Tatsız olaylar oldu tabii. Böyle şeyler olunca "Yassah hemşerim" diye ayağa kalkmak işin en kolay yanıdır.
Hele siyasi iseniz, hele ucunda oy bekliyorsanız, anında bu kararı alırsınız..
Hiç düşünmeden..
Neleri düşünmeden?.
Faytonların nasıl bir simge, sembol, ikon olduğunu düşünmeden..
Turistik ve tarihsel değerlerine zerre aldırmadan..
O faytonlarla aile geçindiren yüzlerce babayı, o faytonlar sayesinde karınları doyan binlerce kadın, çoluk, çocuk, yaşlı genci düşünmeden..
Güya "Eziyet ediyorsunuz" dedikleri hayvanlara ne olacağını hele hiç düşünmeden..
İstanbul Konya Ovası mı, hayvanları yılkı atı gibi ovaya salasın..
Para kazanmayan sahibi bu hayvanlara nerde, nasıl ve niçin bakacak, ailesine bakamazken?. Aç kalırsa, surlara götürüp keser ve soframıza koyarsa şaşar mısınız?.
Para veremediği için binlerce işçi çıkaran İmamoğlu, emekli fayton atları için ahırlar, haralar kurup milletin vergisiyle at mı bakacak?.
Bu soruların hiçbirinin cevabı yok ortada..
Ne var?.
"Yassah Hemşerim.. Bana ne!. Ben yasakladım, atlarını da al, defol git Ada'dan.. Ne halin varsa gör.." Yahu İmamoğlu?. Ada'daki fayton atlarını gidip denetledin mi?.
Kaldıkları yerler temiz mi, bakımlı mı?.
Yemleri iyi mi, yeterli mi?. Sağlıkları düzenli kontrol ediliyor mu?. Ada'da atlardan sorumlu veteriner kliniği var mı?.
Bunlara el koysan.. Her şey pırıl pırıl, her şey tertemiz, Ada, Central Park olsa olmaz mı?.
Olur da kim uğraşacak bunca işle..
Hele de o yaygaracı güya hayvansever ama insan nefret edenleriyle kim uğraşacak?.. Değer mi, o hayvanlar ve o sahipleri ve de İstanbul tarihinin simgesi, bunca sosyal medya linççisinin kucağına düşmeye değer mi, ha?..
Yaşa İmamoğlu!. Yaşa Tunç Soyer!.
İstanbul ve İzmir insanına, kime oy verdiklerini göstermek, kanıtlamak için daha iyisini yapamazdınız!.
Hadi oyunuz bol olsun!.
***
Pazartesi akşamı Cemal Reşit Rey'de, yanıma uzun zamandır karşılaşmadığım eski dost, sanatçı Lale Mansur düştü. Ada'da faytonlar için alınan kararı konuştuk.
"Biz, Burgazadalılar faytonları da atları ve sahiplerini de çok sever ve destekleriz. Her ata isim koyduk.
Onları isimleriyle çağırırız. Biz Burgaz'da insanlar ve atlar, bir aile gibiyiz. Bizim faytonlara kimse dokunmadı. Dokundurtmayız" dedi.
Yaşa Burgaz!.
Adasına, geleneklerine ve tarihsel ikonuna sahip çıkanlar da varmış demek!.
Bakalım İmamoğlu "Yassah"ı Burgaz'ı da içine alacak mı?."
***
SEVDİĞİM LAFLAR
"Her günü son günmüş gibi yaşa; Her anın farkına varıp kendin olarak." Marcus Aurelius (Teşekkürler Venüs)
TEBESSÜM
- Cehalet ile kayıtsızlık arasında ne fark vardır?.
- Bilmiyorum ve umurumda değil!.