Perşembe gecesi Fener'i seyrettim.. On para etmez.. Yani Kruse ve Muriç gibi önemli transferler var ama, futbol yok. Fener'in zayıf halkası Ersun Yanal!.
Herta Berlin futbol oynadı, bizimkiler "Tepik.."
Ersun'la bu işin olması zor.
Ayni gece Cimbom'u da seyrettim.. Onlar daha da ucuz.. Beş para etmez.. Ne futbol var, ne de "Adam olacak çocuk" dedirten bir transfer, ya da genç..
Fatih Terim, o Galatasaray'ı bitiren, seyredilmez hale getiren "Fatih Terim futbolu"nda ısrarlı. Zevk de vermiyor.
Bu Fener, bu Galatasaraylı lige 400 milyon dolar yayın hakkını hangi gerzek verir..
Yabancıları doldurup, İstiklal Marşı'nı okuyamayan adamlarla Türk futbolunu bitirdik. Bu Fatih, bu Ersun anlayışı ile Süper Ligi de bitireceğiz..
Peki durum bu da, iki kulübü de "Tek başlarına" yöneten Başkanlar ne yapıyor?.
Geçen günkü "Ali Cengiz Oyunu" yazımı hatırladım.
Ali Koç ve Mustafa Cengiz, tam bir "Ali Cengiz Oyunu" oynuyorlar hâlâ.. Tek işleri öbür kulübe laf sokuşturmak..
Yahu rakibe değil, önce kendi oynadığın futbola baksana.. Önce kendine çözüm arasana..
Maç bitti. Gazetelerimin artanlarına daldım. İzmir'in harika haftalık gazetesi var, Gözlem onu okuyorum.
"Ali Cengiz Oyunu nedir" diye bir başlık.. Bakar mısınız?.
Olur da sizden de bilmeyen vardır. Alın size "Ali Cengiz Oyunu" neymiş, öyküsü.. Gözlem'den nakil..
***
Bazı insanlarda istediği anda, istediği şekle girme özelliği varmış.. Bunlara "
Ali Cengiz oyuncusu" denirmiş.
Padişahın biri "
Ali Cengiz Oyunu" lafını duyar, ne olduğunu
merak edermiş. Pek merak
ettiği için öğrenmek istemiş. Oyunu en iyi bilen bir dervişmiş..
Oyunu öğrenen birisi, kanarya kuşu olursa derviş de anında atmaca olup onu parçalarmış.
Fakir bir genç o dervişten ders almaya başlamış. Dervişin yanında yaşayan bir kız, bu gence acımış ve ona gerçeği söylemiş. "
Oyunu asla öğrenmiş görünme. Öğrendiğini bilirse seni yok eder" demiş..
Genç oyunu mükemmel öğrenmiş. Fakat dervişe öğrendiğini hiç belli etmemiş. Bu sayede zengin de olmuş.
Ama derviş sonunda her şeyin farkına varmış ve çeşitli kılıklara girerek gençle oyuna tutuşmuş.
Genç bir çiçek olup padişahın kucağına düşmüş. Derviş uşak kılığına girerek onu almak üzere iken, genç darı olup yere saçılmış. Derviş hemen tavuk olup darıları yemeye başlarken, delikanlı daha çevik davranıp tilki olmuş ve tavuk kılığındaki dervişi boğmuş.
..Ve
Padişah da Ali Cengiz Oyunu'nun ne olduğunu gözleriyle görüp öğrenmiş.
Öyküyü nakleden, son sözü şöyle söylüyor:
"
Asırlardır birbirini yok etmeye, parçalamaya yönelen ihtirasların tarifi olarak kullanılan bu deyim günümüzde de bütün acımasızlığı ile hükmünü yürütmektedir."
***
Ezeli rakiplerin başkanlarının "
Rakip" sözcüğünü unutup "
Ebedi Düşman"lığı sporumuza sokmalarından bu yana, Fener ve Galatasaray başkanlarının karşı tarafa nasıl laf sokmalarla saldırdıklarını görüyoruz..
Onlar yüksek tepelerde yaşıyorlar.
Peki ya "
İmam/Cemaat" hikayesi.. Ya taraftar?.
Ali de, Cengiz de makam keyfinde sefada.. Olan onlara kapılan sporseverlere oluyor.. Cefayı çeken,
Ali Cengiz'e kurban gidenler, onlar..