Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HINCAL'IN YERİ HINCAL ULUÇ

İlyas Çanakçı diye 400’cü geliyor ki..

Beylikdüzü'nde geçirdiğimiz, coşku, duygu ve gurur selleriyle dolu o iki geceden sonra, pazar günü dinlenmeye karar verdik, Kemallerle.. Evde oyalanacağız.
Televizyon da iyi.. Fransa Turu var.. Eskrim Dünya Şampiyonası var.. 20 Yaş Altı Avrupa Atletizm Şampiyonası var..
Kemal de bizim ailenin tümü gibi sporun her türüne meraklı..
Ondan ona geçer, oyalanır, dinleniriz..
Bu sene Fransa Turu, tam bir uyku ilacı gibi geçiyor ama harika Fransa manzaralarını seyrederken, arada kestiririz de.. Kemal bir divanda, ben öbür divandayız, nasılsa..
Pazar öğleden sonra, Fransa Turu tam beklediğimiz gibi, sıfır heyecan görüntülerle sürerken, ara ara Atletizme geçmeye başladık. Tam o kanalı tıkladık, 3000 metre steeple yarışı bitmiş.. Kazanan bir Türk.. Bizim Murat Yalçınkaya..
Kazananlar tribüne koşar, oradan bir bayrak alır, sonra şeref turu yaparlar..
Murat tribünlere koştu, baktı.. Yahu bayrak verecek tek Türk yok, İsveç'in Baros kentindeki statta iyi mi?. Tek ayyıldız yok tribünlerde ki Murat omzuna alsın..
Nasıl üzüldüm bilemezsiniz..
Zafere, altın madalyaya hüzünlenerek geldik, günün son yarışına..
4x400 erkekler.. İki gündür Almanlar, 4x100, 4x400, kızlar erkekler hepsini domine ediyorlar..
Dev takımlar var.. Aaa!.. Bu defa Almanlar yok finalde ama bizimkiler orda.. Türk takımı finale kalmış.. Ne güzel..
Yarış başladı. En dış, yani en kötü kulvarda koşuyoruz.. Oldukça da gerilerden geliyoruz.. Eurosport sunucusu bile bizimkilerin farkında değil.. Pistte Türk takımı yok sanki..
Sonuncu adamlar bayrağı aldıklarında biz beşinci durumdaydık.. Önümüzde Çekya, İspanya, İtalya, Fransa var. Sadece Ukrayna ve İrlanda arkamızda..
İlk viraj, karşı düzlük, son viraj öyle geçti.. Görünüş.. Madalya şansımız bile yok.. Son düzlüğe girilirken de durum aşağı yukarı ayni..
Sonra.. Sonra hiç beklemediğim bir mucize gözümün önünde gerçekleşmeye başladı..
Sonuncu atletimiz, adını ertesi gün gazetelerden öğrendim, İlyas Çanakçı imiş, 100 metre kala muhteşem bir atağa başladı.
400 metre, hem de çok iyi bilirim, sprint koşuları arasında yazılır.. Ama aslında, fevkalade üstün bir taktik yeteneği isteyen uzun mesafe koşusudur.. Çünkü, son elli, hele de son 30 metre bitmez koşan için.. Saatler durur, ayaklar durur.. Sonsuza koşarsın sanki, o yarış bitmez.. İşte bu yüzden 400 metre hem de nasıl uzun mesafe ve hem de nasıl bir büyük taktik koşusudur..



İşte gencecik İlyas, onu da sonra öğrendim, daha 17 yaşındaymış.. Kendini nasıl ustaca son düzlüğe saklamış.. O ölümcül son 50'yi nasıl koştu, inanmazsınız.. Ben inanmadım ki..
Önündeki dört atlet durdu sanki.. İlyas yürüyor sadece ve hepsini birer birer geçiyor.. Dördüncü oldu.. İşte üçüncü.. Podyumda artık..
Hayır.. Podyum değil amacı bu muhteşem gencin.. İşte ikinciyi de geçti.. Gümüş de kesmiyor.. Ve on metre kala İlyas, Çekyalıyı, yarışı başından beri, bir ara 50 metre önde götüren Çeki de geçip altına koşuyor artık.. Ötekiler çaresiz bakarken, İlyas altını hatta "rahat" kazanıyor..
Gözlerimin önünde genç Gürkan Çevik var.. Atina'da tarihi Olimpiyat Stadı'nda Yunanlıları geçip bize muhteşem bir zafer kazandıran Gürkan Çevik.. Yıl 1961. O Türk- Yunan yarışını yapan genç milli takımın genç meneceriydim ben de.. Nasıl bağıra çağıra anlatmıştım o zaferi Yunanlılar'ın sembolü Mermer Stad'dan, Ankara'ya gazeteme..
Gözlerimin önünde Fahir var.. Fahir Özgüden.. Yıl 1967 bu defa..
İstanbul'da, İnönü Stadı'nda Balkan Oyunları.. Tribünlerde 33 bin seyirci. Stad tıklım. O zaman gazeteler her sporu yazar, millet de koşardı..
Son yarış, 4x400 gene.. Puan durumu ilginç.. Takım halinde dereceye girmek için Yunanlıları geçmemiz lazım.. Yugoslav 4x400 takımı dünya çapında.. O hesapta bile yok.. Ama hesapta olmayan bir şey daha var.. Genç Türk atleti Fahir!. Fahir Özgüden..
Tanrım ne koşuydu o.. Hala gözlerimin önünde.. Ne koştu Fahir!. Bulgar'ı, Rumen'i, Yunan'ı, en son Yugoslav'ı da geçti.. Nasıl koşuyor.. "Bitecek, düşecek" diye bekliyoruz.. Ama bitmedi Fahir.. O zaman ip gerilirdi finişe.. İpin üzerine düştü.. Birinci olarak düştü, 33 bin kişi ayağa fırlar, 33 bin gırtlak yırtılır, 33 bin çift el kıpkırmızı kabarırken..
4x400'de Türkiye Balkan altın madalyasını ve zaferi getiren genç, o zamanlar adı çok az duyulmuş bir genç atletti.. Fahir Özgüden.. Sonra dünya tanıdı onu. Ulusal gurur oldu.
Bu genç işte, ülkemin yeni Gürkan'ı, yeni Fahir'i olacak..
Pazarımızı muhteşem yapan da İlyas'tı. İlyas Çanakçı..
Pardon..
Bu defa tribünden 3 bayrak buldu genç zafer takımımız.. Şeref turunu, üçü omuzlarında ayyıldız, biri bayraksız yaptı, dört harika ama biri "muhteşem" gencimiz!.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA