23 Haziran'dan itibaren ülkem yeni bir döneme girdi. 4 yıl seçim yok!. (İnşallah!..)
Dönemin halk ve ülke yanı güzel.. Seçim uğruna edilen ölçüsüz, kırıcı, yakıcı, kindar, yani bölücü, ayrıştırıcı laflar edilmeyecek. Onlar "Seçim öncesi" laflarıydı, şimdi tamam. Herkes işine, keyfine bakacak..
Artık, fanatikler dışında asık, gergin, itici suratlar kalmayacak. İnsanlar özledikleri güler yüzleri görecekler etraflarında..
Ne hale gelmiştik, bu art arda gelen seçimlerin yarattığı kutuplaşmalardan..
23 Haziran gecesi, ekranları dolaşarak seçim sonuçlarını analiz edenleri dinliyorum.
Genelde muhaliflerin olduğu Fox TV yayınında birisi seçimde bazı AK Partililer'in bile İmamoğlu'na oy verdiğini anlatırken, örnek vermek istedi..
"Bir AKP'li arkadaşımla konuşuyordum" derken durdu.. "Arkadaş olduğumuzda AKP'li değildi" deme gereği duydu..
Yani muhalifsen, AK Partili arkadaşın olmaz.. Olmamalı!. Ve bu adam fikir önderi..
Özür diliyor.. Özre bakar mısınız demiyorum. Kutuplaşmanın geldiği yere bakar mısınız?.
Hele benim gibi dostlarını hayat boyu düşüncelerine, taraflarına bakmadan seçen biri için..
En yakın dostlarım arasında her fikirden, her düşünceden, her inançtan, her görüşten insanlar var.. Ben de bununla gurur duyuyorum.
Yeni ve 4 yıl seçimsiz dönem, bizi bu kutuplaşmadan kurtarıp, "Bu ülkenin vatandaşlığı" temelinde yeniden bir araya gelmemize yol açacak.
Kucak kucağa gelmesek bile artık kin, öfke, nefret duymaz, ağzımızı her açışta birbirimize sövmez olacağız..
Kalplerimizi öfkeyle sövenler değil, sevenler ve gülümseyenler kazanacak..
Seçimin mağlubu Binali Yıldırım, o harika konuşması ile bir anda adını "Kazananlar" arasına yazmadı mı?.
Yıldırım, halkın o konuşmayı, o tavrı, o hali özlediğini bilen bir siyasetçiydi. Yapısı da oydu zaten.. Yıllardır yakından izleme fırsatım oldu, İzmir'de.. Ben de Kaya Termal'de kalırdım, o da.. Otelin Genel Müdürü Muzaffer, ikimizin de yakın dostuydu..
Otel lobisinde etrafının nasıl sevgi halesi ile çevrildiğini görürdüm. Ve de hep, herkese gülen yüzünü.. Muzaffer, Binali beyin her kesim tarafından nasıl sevildiğini anlatır, hep..
Seçim öncesi bir ara, ortama kapılıp gerilen Binali Yıldırım, 23 Haziran saat 19.15'te kendine döndü ve "En ağır kaybeden" iken, kazananlar arasına katıldı.
Kazanan ve ülkesine kazandıran oldu..
Bunları niye anlattım..
Ülke 4 yıllık seçimsiz nefes alma dönemine girerken, siyasi liderlerin hepsi için, o liderlerin başta danışmanları, yakın çevreleri için, halka halka genişleyip tabana kadar inen, yandaşları ve taraftarları için "Düşünme Devri" nin başladığını anlatmak için..
Herkes, ama herkes, en başta da "Siyasi liderler" bu seçim sonuçlarını iyi, çok iyi analiz etmek zorundalar.
31 Mart'taki gibi 13 bin fark olsa, mesele yoktu. Minik düzeltmelerle geçer giderdi.
Ama 31 Mart'tan topu topu 3 ay sonra, fark, 13 binden, 800 bine çıktıysa, bu sonucu Ekrem İmamoğlu ve arkasındaki Parti ve İttifak'ın başarısına bağlamak aldatıcı olur.
31 Mart'ta oylar bir yerel seçim için verildi.
"23 Haziran'da da öyle" diyenler çok yanılır.
AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, hatta Sosyal Psikoloji bilim adamları ve tarafsız gözlemcilerle, seçim sonuçlarını çok ama çok dikkatli analiz ettirmeli..
"13 bin fark, 3 ayda nasıl ve neden 800 bin oldu" sorusunu sormalı onlara..
Bu ülkenin seçimsiz 4 yıllık süresini çok iyi değerlendirmenin yolu, bu sorunun doğru yanıtını bulmaktan geçiyor.
Çünkü o dört yılın sonunda, kazanmak için yüzde 50.1 oya ihtiyaç duyulan bir seçim yapılacak.
1994'te yüzde 24 oyla İstanbul Belediye Başkanı olan genç adamı, 2018'de ülke halkından yüzde 53 oy alarak Cumhurbaşkanlığına götüren yol neydi?.
2019'da İstanbul'da liderliğini yaptığı ittifakın üç ayda 13 binden 800 bin geriye düşmesine sebep ne oldu?.
Muhalefet de, 800 bin farkı kendi "Başarı" hanesine yazar ve zafer sarhoşluğuna düşerse çok yanılır. "Bu zafer Adalet Yürüyüşü ile başladı" demek, kendine pay çıkarma gayreti dışında, bir de bu seçimde rol oynayan unsurların hiçbirinin farkında olmamak demektir.
Onlar da 23 Haziran süreç ve sonuçlarını çok ama çok iyi analiz etmek ve 2023 yolunu bu analizin ardından çizmek zorundalar..
Yani şimdi, kazanan, kaybeden tüm siyasiler için "Düşünme" zamanıdır..
İyi düşünüp, doğru analiz ederek yolunu çizen 2023'ten galip çıkar!.