"Yaşasın" değil, "Yaşayacak" balemiz..
Salı akşamı Süreyya Operası'nda İstanbul Üniversitesi Konservatuarı Bale Bölümü öğrencilerinin Yıl Sonu gösterilerini keyifle, gururla, coşkuyla izledim..
Daha böyle kaç konservatuar ülkemizde..
Onlardan da kimler, kimler geliyor dünya sahnelerine, kim bilir?.
Benim için, gecenin yıldızı, daha 7. sınıf, yani orta okul öğrencisi Ela Kaner'di.
Önce solo bir Siyah Kuğu dans etti..
Müthiş. Sonra, arkadaşları Meriç Budak, Nihan Kuran, Derin Dayangan, Dilruba Kukul ve Almila Çakıl'la bir Bizet/ Carmen şovu yaptılar.
Oradaki şirinliği ve soloları ile bir daha alkışladım Ela'yı. Adını da defterime yazdım.
Didem Özçelik'le, Arda Enkara'nın adlarını da yazdım. Hele Arda.. Don Kişot'tan bir solo yaptı ki, salon ayağa kalktı.
8. sınıflar, Beliz Başkent, Yasemin Çaynak, Nehir Demir, Rüya Duran, Doğa Gürtan, Nehir Karanfil, Ela Öz, Lara Yaman, Lara Zehir, zehir gibiydiler, Vivaldi/ Okyanus'ta.. Muhteşem bir şovdu.
..Ve finalde, Rus halk şarkıları, o bizde ezber bilinen Polyuşko Pole ve Kalinka eşliğinde Lisans takviyeli, gene 8'inci sınıfların dansları, nasıl güzel, nasıl tatlı, nasıl unutulmazdı, anlatamam.. On dakika ayakta alkışlandılar.
Lisans'tan katılanlar, Metehan Tarkun, Ekim Deniz Akaslan, Tufan Elitaş, Mustafa Kaya ve Arda Erkara'ydı.
İkinci bölümde, Minkus'un Paquita balesinden bölümler izledik. Şirin bir gösteri oldu, o da..
O gece başımı yastığa koyarken o kadar mutluydum ki!.
Daha Kurtuluş Savaşı devam ederken, Osmanlı, Müzika-i Hümayun'unu Ankara'ya "Öğretmen" olarak davet ederek Cumhuriyet'in ilk konservatuarının temelini atan, Atatürküm'e bir daha şükranla daldım, uykuma..