Hafta sonunda bütün Türkiye seçimi konuşur yazarken, spor sayfalarında Beşiktaş'a hoca adayı olarak hala Lucescu adını gördüm satır aralarında..
Gazetecilik dilinde buna "Zarf atmak" denir. Bir şekilde adamın olan kişiyi gündeme getirmek, gündemde tutmak için yazılan satırlardır bunlar..
Yahu benim ülkeme "Burası Çavuşesku'nun Romanyası"na döndü" diye hakaret edip def olup giden bu adama bir daha turist vizesi bile vermemek gerekirken, benim medyam, o günden beri aradan geçen onca seneye rağmen Milli Takım başta, Fener, Galatasaray ve Beşiktaş'a ne zaman hoca lazım olsa Lucescu adını ortaya attı.
Nerdeyse Ukrayna Milli Takımı gibi olan Shaktar'ın başında olduğu sürece, Avrupa'nın hiçbir büyük takımından teklif alamayan, ordan da yollandıktan sonra, aylarca herkesin peşine düşen Çin ve Arap ülkelerince bile kapısı çalınmayan Romen'e, bizim medya Galatasaray ve Milli Takım için yüklendi. Sonunda Yıldırım Demirören nam zat, ayağına kadar giderek Luce'yi Milli Takım'a getirdi. Milyonla euro verdik. Karşılık sıfır.. Sıfır..
Demirören, giderayak kovmak ve yerine Şenol Güneş'i getirmek zorunda kaldı.
"Artık işi tam bitti" diyordum.
Bu defa da onu Şenol Hoca'nın yerine Beşiktaş'a önermezler mi?.
Yani pes!.. Vallahi de pes!.. Tallahi de pes!.
Nedir bu Luce aşkınız, dostlar?.