Pazar günü Sevgili Ünal'ın (Ersözlü) "Tanrının Yaşam Kılavuzu" adlı kitabı anlatırken tevafuk adlı bir tasavvuf deyiminden söz etmiştim. "Kainatta tesadüf gerçek olarak yoktur" anlamına gelen bir sözcüktü bu..
1915 yılında, Büyük Britanya İmparatorluğu Çanakkale'den geçerek İstanbul'u fethetmek için savaş başlatırken, Avustralya ve Yeni Zelanda'dan da bu savaşa katılmalarını istemişti. ANZAK kısa adıyla anılan Avustralya/ Yeni Zelanda Askeri Birlikleri, Çanakkale'ye böyle gelirken, Avustralya'da yaşayan iki Osmanlı, tarihe geçen Broken Hill olayını yarattılar. Onlar da Avustralya'ya harp ilan ettiler ve 1 Ocak 1915 Cuma günü, Broken Hill'de bir trene pusu kurdular.
4 Avustralyalı'yı öldürdüler.
Çatışmada onlar da öldü.
Geçen hafta cuma günü, bir Yeni Zelandalı İsa Kilisesi adlı şehirdeki iki camiye saldırdı ve 50 kişiyi öldürdü.
Ayni cuma günü, ayni saatlerde Türkiye'de, Broken Hill Savaşını konu alan "Türk İşi Dondurma" adlı film vizyona girdi..
Şimdi ortada ya tatsız bir tesadüfler dizisi (Çünkü tevafuk güzel ve hoş olaylar için kullanılır tasavvufta) ya da çok bilinçli bir planlama var..
O hapishaneye giderken eliyle "Beyaz ırkın üstünlüğü" işareti yapan caninin çapını çok çok aşan bir planlama..