Saat dörttü tesadüfen öğrendiğimde..
Grand Pera Emek Kültür Merkezi'nde İstanbul Devlet Modern Folk Müzik Topluluğu'nun özel konseri o gece sekizde imiş..
Özel.. Çünkü İstiklal Marşımızın kabulünün yıldönümü, bir.. Veysel'in koca Veysel'in Ölüm Yıldönümü, iki.. ve ikisi de martta... Konser bu ikisi üzerine kurulmuş.
İki gece evvel CRR'de Kızılordu Korosu'nu izlemiş ve bayılmış biri olarak, bu defa tamamı "Türk" hem de nasıl "Milli" olan geceye koşmaz da ne yaparım?.
Sekize on kala girdim o Emek Sineması'nın bire bir taşındığı muhteşem salona ve yıkıldım..
Salonun dörtte üçü boş.. Yani nerdeyse sahnedeki 25 kişilik sanatçı gurubu salondan kalabalık..
Nasıl olur yahu!.
Nasıl boş olur bu salon.. Önünden geçen İstiklal Caddesi yağmura rağmen nehir gibi iki yönlü akarken, üstelik..
Şimdi benim gibi bu işlere meraklı biri son dakikada duyarsa, ötesi nerden bilecek de gelecek ki?.
Peki "Koskoca (!) Kültür Bakanlığı, adını taşıyan hem de bir konseri nasıl duyurmaz?.
Allahın unuttuğu Kütahya'nın Aizanoi Antik Kenti'ndeki benzeri konseri, dağ başında tıklım tıklım doldurmuştu da, milletin yarısı yerlere oturmuştu, Nabi Bakanım ve yardımcısı Hüseyin Yayman dostum zamanında..
Şimdi insanların sel olduğu Beyoğlu'nda böylesi mükemmel bir antik salonda, 17 kişilik orkestra ve 8 kişilik solist gurubu ile türkülerimiz en ileri, en çağdaş teknikle söylenirken hem de boş bu salon, utanç değil mi?.
Gözlerim İstanbul İl Kültür Müdürü'nü aradı. Bakan, çok şeyler beklediğimiz Kültür Bakanı Mehmet Nuri Ersoy'u temsil eden müdürü yani.. Yoktu.
Gelecek yüzü yoktu da ondan, herhalde..
Bu kadar baştan savma, bu kadar şişirme, bu kadar Evkaf Memuru kafası ile konser yapanda yüz olur mu?.
Yahu "Kültür Bakanlığı" İstiklal Marşı'nın kabulünü böyle mi anar?. Sahnenin gerisi aynen CRR'deki gibi beyaz perde.. Ekran..
Onun üzerine düşürülecek o devirden kalma resimler, hatta filmler yok mu?.
O İstiklal Marşı banttan mı çalınır, sahnede hem de nasıl muhteşem bir orkestra varken..
Arkasına "Allah bir daha yazdırmasın" denen marşımıza nasıl ulaştığımızı gösteren resimler, filmler konmaz mı?.
Akif'in dizelerini Meclis'te ilk okuyan Hamdullah Suphi'nin, Mustafa Kemal'in, şanlı Mehmetçiğin görüntüleri konmaz mı?.
Atatürk'e Ağıt ile açıldı konser..
Kurtuluş Savaşı'nın muhteşem komutanı, ebediyen yaşayacak Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Atatürk'e, o gün anılan Veysel'in yazdığı ağıt..
Koysana arkaya Mustafa Kemalleri.. Koysana arkaya 10 Kasım 1938 İstanbul görüntülerini.. Dünya medyasından kupürlerini.. ve ağıtı yazan Veysel'in Sivası'nı.. Bindirsene ekrana o ağıtın sözlerini.. Renklendir sahneyi biraz..
Kızılordu neler yaptı, yıllardır görmez bilmez misin?.
O zaman o makamda niye oturursun Evkaf katibi adam..
Türkü arasında kaynayan Veysel'in dizelerine bakın..
"Ağlayalım Atatürk'e
Bütün dünya kan ağladı
Başbuğ olmuştu mülke
Geldi ecel can ağladı
Şüphesiz bu dünya fani
Tanrı'nın aslanı hani
İnsi cinsi cem'i mahluk
Hepsi birden ağladı
Doğu batı cenup şimal
Aman tanrım bu nasıl hal
Atatürk'e erdi zeval
Amir memur altın kürsü
Yas çekip mebusan ağladı
İskender-i Zülkarneyin
Çalışmadı bunca leğin
Her millet Atatürk deyin
Cemiyet-i akvam ağladı
Atatürk'ün eserleri
Söylenecek bundan geri
Bütün dünyanın her yeri
Ah çekti vatan ağladı"
Karşımdaki 17 kişilik orkestraya bakıyorum.. Solda, yaylılar ve üflemeliler batı sazları. Karşımda ritm gurubu. Sağda bizim öz sazlarımız bir arada..
Mustafa Kemal'in 1931 Meclis açış nutkunda istediği Türk musikisi evrene dinletecek çağdaşlaşma işte bu..
Ve o orkestra içinde, dünya çapında virtüözler var.. Neyzen Ercan Irmak mesela.. Bağlamayı bir dünya sazı gibi çalan Ahmet Koç mesela.. 3 CD'lik bir albüm yaptı. Günlerdir arabamda dinlemekten getirip yazamadım.
İnanmazsınız ne dünya şarkılarını seslendirmiş, sazıyla..
Yahu Emek salonu mükemmel..
Alsana bu dehaları zaman zaman sahnenin ortasına.. Üzerine ışık düşür..
Solo çalsınlar da, millet zevkten ve gururdan ölsün.
Orkestra Milanga çalacağına ortada "Hasta siempre"yi bağlama ile yeniden yaratan Koç'a eşlik etsın..
Ercan'ın neyi ağlatır salonu bilirim..
Bir Gürkan Çakmak var.. mış..
İlk defa keşfettim bir Anadolu kavalı Balaban üfledi bir türkü arasında..
Büyüleyici.. O niye ortada solo yapmaz mesela?.
Öyle dipte üfleyip gittiler..
Tüm bunları yapmak için gerçek bir "Kültür Müdürü" gerek..
"Yapımcı" gerek.. Yönetmen gerek..
Konsere bile gelmeyen memur kafasıyla, utanır gibi duyurmadan yaparsan, işte böyle boş salona çalarsın..
Millet Rus Korosu'nu yarım saat ayakta alkışlar, 7 bin kişilik salonu doldurur, arka arkaya dört ful konser çektirirken, benim hem de nasıl muhteşem düzenlenmiş "Milli" müziğim boş salona kahroldum..
Tüm gece öylesine dertlendim ki..
"Gitmez olaydım" dedim, kaçan uykumu geri getirmek için ilaç alırken..
Bu yazı boşa yazıldı biliyorum.
Şimdi milletin aklı seçimde..
Zaten tüm görevliler, İstanbul ve Ankara'daki tüm görevliler, yakın arkadaşım, salı gurubundan bakan danışmanı Tayfun Topal bile demez "Bakın Hıncal ne yazmış Bakanım" diye..
Dilerim yanılırım.. Dilerim Bakanım beni yanıltır.
Çünkü, Devlet Modern Folk Topluluğu, 19 Mart ve 24 Nisan'da Kozyatağı Kültür Merkezi, 25 Mart İstanbul Üniversitesi Cemil Bilsen Salonu (O da boş olursa "Yuh" artık), 26 Mart, 6-16 Nisan ve 2 Mayıs'ta gene Grand Pera'da olacak!.
Gene böyle memur kafalı, laf ola torba dola, üfle git, al maaşını otur konseri olacaksa, gene böyle suç gibi gizleyerek, duyurmadan yapılacaksa, benim vergilerim gene böyle sokağa atılacaksa, olmaz olsun!.
Verin Haldun Dormen'e görev de, size "Devlet"in adını taşıyan bir konser nasıl yapılır, öğretsin!.