Rıdvan Dilmen, eski formuna kavuştu..
NTV/ Yüzde 100 Futbol'da harikalar yarattı, pazar gecesi..
Hem de kırk kez reklam arası verilmesine ve yayının canına okunmasına rağmen, sonuna kadar ekran başında oturdum ve kelimesini kaçırmadan dinledim.
Hayır, Galatasaray ve Kasımpaşa maçının, iki takımın eleştirilerini yapmadı.. İki dakikayı ya geçer ya geçmez o konuda dedikleri..
Başından sonuna "Kamu Vicdanı"nı konuştu..
"Tamamen büyük kulüplerin emrinde ve onların yönetiminde olan federasyon ve şimdi sadece sahada değil, ayni zamanda VAR'da da görev yaptıkları için kazançları iyice artan ve bu kazancı sürdürmenin yolunun "Büyük takımları kollamaktan geçtiğini bilen hakemler"in kamu vicdanını nasıl yaraladıklarını anlattı.
"VAR teknoloji, ama o teknolojiyi kullanan da ayni hakem. Bir gün evvel sahada, ertesi gün VAR'da olan hakem" dedi. Doğru..
..Ve de o VAR teknolojisinin insan eliyle nasıl kötüye kullanıldığını örnekledi.
Bir gün önce, Fenerbahçe- Konya maçında Konyasporlu Jahoviç'in, bana sorarsanız, Haftanın Sahtekar'ı Sadık'la olan pozisyonda Kırmızı Kart çağrısı yapan VAR'ı anlattı.
VAR sarı karta çağırmaz. Çağırdı mı, "Kırmızı" demektir. Pozisyona yakın olan Fırat Aydınus gitti.
Baktı.. Döndü ve "Kırmızı"yı çıkardı.
Oysa o pozisyonda kırmızı yoktu. Çünkü Jahoviç, önünde uzanan Sadık'a basmamak için, o hızı içinde ne yapması gerekirse hepsini yapmıştı.
Konyaspor, hem de Saracoğlu'nda maçın geri kalan 65 dakikasını 10 kişi oynamak zorunda bırakıldı.
(Sahada ve VAR'da "Hakem (!) adaleti" var ama, yukarda da, Allah var.. O Sadık'ı hem de, üç dakika sonra, Fofana, bir sağa, bir sola yatırıp ot yoldurduktan sonra, bir enfes gol attı ki, bu kadar olur.) Rado, ayni maçta bu defa Skrtel'in ölçüsüz ve kontrolsüz çift ayak dalışı ile rakibinin ayağında iki delik açmasına (Sosyal medyada resimleri var) ayni VAR'ın neden "Gel bak" demediğini sordu ve Galatasaray maçına getirdi sözü.. Diagne'nin, maç boyu çift sarı karttan en az üç kere atılması gereken ama tek sarısını nihayet 88'de gören Diagne'nin rakibinin suratına vurduğu burun kanatan darbeye ise, ayni VAR'ın "Gel bak" dahi demeyişinin altını hem de kaç defa çizdi.. Ertesi sabah çıkacak yazılı basına artık güvenmediğinden..
..Ve sonunda "Çizilen ofsayt çizgilerine bile güvenmiyorum" dedi, ki, ben de güvenmiyorum.
Ofsayt anını da teknoloji "Güya" belirliyor. İşi yapanlar gene insan. Erman Hocam anlatmıştı, iç yüzünü geçen yıl o teknolojinin de gık diyen çıkmamıştı.
Rıdvan "Niye böyle" dedi ve asıl onu anlattı, uzun uzun..
Özet vereyim, altına imza atarak..
"Federasyon Dört Büyükler'in emrinde olacak şekilde kurulmuştur. Hepsinin geçmişteki çok etkili yöneticileri Federasyonda. Merkez Hakem Kurulu'nda.. PFDK ve Tahkim Kurulu'nda.
Hukuk Kurulunda.."
.. Ve bol maç alıp, bol para kazanan hakemler, yollarının Dört Büyükler'den geçtiğini biliyorlar.
Sahada da, VAR'da da, Dört Büyükler'in emrindeler..
Benim eklemem.. Tabii, o Dört Büyükler karşı karşıya gelince, bir de içlerinde sıralama var..
Rıdvan "Bu hakemlerle lig adil bitmez. Bu da Kamu Vicdanını yaralar" dedi.
Benim notum.. "Kamu Vicdanı'na da fazla güvenme Rado.. O da Dört Büyükler'den oluşan bir vicdan..
Fenerlisi Skrtel, Galatasaraylısı da Diagne kararlarından memnun mu, değil mi, hele bir bak.. Bu ikisi de Kamu'da çoğunluk..
En iyi bilen de Yayıncı Kuruluş. Yani pozisyon tekelini elinde tutan ve istediği gibi kullanan kurum.
Jahoviç'in ayağı, o hız içinde Sadık'a saniye birimleri içinde, yani saliselerle değdi.
Ölçtürelim mi, var mısınız, teknolojiye..
Yayıncı kuruluş nasıl gösterdi.. Ayak tam Sadık'ın bacağına uzanırken yavaşladı.. Yavaşladı, tam temas anında nerdeyse durdu ve "Jahoviç Sadık'ın baldırına uzun ve ısrarlı basıyor, işte görün" yalanı yutturulmak istendi.
Hakemi öyle, yayıncı kuruluşu böyle, medyası da biz!.
Bu Lig adil olacak da, Kamu Vicdanı rahat edecek öyle mi, Rado?.