Son zamanlarda ekranlarda bu kadar güzel, bu kadar anlamlı, bu kadar duygusal bir haber izlememiştim.
Mekân Şırnak'ta bir meydan..
İnsanlar toplanmış Türkçe ve Kürtçe şarkılar söylüyor, kadınlı erkekli danslar ediyorlar.
Niçin?. Ramazan Gecesi de ondan..
Osmanlı'dan kalan gelenektir.
Ramazan Gecesi, eğlence demektir.
11 ay erken uyuyan İstanbul, Ramazan ayında Direklerarası'nda sahura dek coşardı.
Direklerarası efsanesi öyle doğdu.
Ben çocukken Kilis'te Ramazan'ı iple çekerdim. Çünkü iftar ve teravihten sonra Necati Dayım beni köşedeki kahveye götürürdü. Ya Karagöz ya meddah olurdu.. Karagöz aşkım öyle başlamıştı.
Antep'e tiyatrolar gelirdi, turneye. Ona da gitmiştik bir defasında.. Halide Pişkin Tiyatrosu, Ayşem Operetini oynamıştı.
Unuttuk bu hoş geleneği..
İstanbul'da bir ara Kuruçeşme Arena'da vardı, Huysuz Virjin ve Ramazan Eğlenceleri. Arena ile yok oldu.
İlçe Belediyeleri destek olurdu. Kartal Kaan ve Nur Yoldaş şov gurubu hem de nasıl geleneksel Ramazan eğlenceleri yaparlardı, halka bedava.. Nerelere gittim onların peşinden. Onu da Belediyeler unuttu.
Devam ettiren Şırnak iyi mi?. Hani durmadan şehit haberi gelen Şırnak var ya orası..
İzlerken nasıl mutlu oldum.. Hem de yağmura rağmen halay çekiyordu Şırnaklılar.. Ama beni asıl tavanlara vurduran sahne sonra geldi.
Meydanda bir Atatürk Büstü vardı.. Yanında da, elindeki şemsiyeyi "Atam ıslanmasın" diye büstün başına tutan kız çocuğu..
Günlerdir bakıyorum o çocuğu bulacak ve haberini yapacak bir gazete çıkacak mı diye?.
Ara sıra "Güzel haber"leri de yapsak ne olur?.