Bu soruyu Genel Yayın Müdürüm Erdal Şafak'a sormak istiyorum artık..
"Bu gazeteyi okunmak mı, bakılmak için mi yapıyoruz!."
Sakın "Tabii okunmak" deme müdürüm.. Öyle diyorsan, dünkü Sabah'ın Günaydın ekini al. Arka kapaktaki Ayşe Özyılmazel'in "Bu kez çemberin dışına çıkalım" başlıklı yazısını okumaya çalış bakalım.. Senin eline en son baskı geliyorsa bilmem. Ama benim Etiler'de eve gelen gazetemde, "Dişi" yazılmış o yazıyı okumak imkansızdı. Çünkü renkler ayarsızdı ve kaymıştı.
Yahu bu ne ayıptır?. Sayfaları gazeteciler değil, ressamlar çizmeye başlayalı böyle oldu..
"Şuraya bir leke lazım.."
Fotoğraf koyamıyorsan, bas dişi yazıyı.. "Sayfa tablo olsun, ama kimse okumasın ne gam.. Zaten okunacak yazı mı var" demek değil de nedir bu, Erdal Müdürüm..
Sadece bizim değil.. Her gazete böyle. En rezili de HaberTurk.. Başta Fatih Altaylı pek çok yazarın, pek çok yazısını bu "Dişi" merakı yüzünden okuyamıyorum.. Yahu köşe yazısı.. Yahu fikir yazısı.. O yazı, süse kurban edilir mi?.
Marifet, süs koymadan güzel yapmak, yapabilmek sayfayı..
Ne der, Şövalye Cyrano de Bergerac?.
"Elbisem gösterişsiz olunca
Süsüm tamam olur!."