Çok büyük fotoğraf sanatçısı, çok büyük gazeteciydi Ergun Çağatay.. Çok da iyi arkadaşımdı.. Benim yaşımdaydı. Akrandık yani.. Hafta sonu yıllardan sonra aldım haberini, satır aralarında.. Ölmüştü.
Hayat böyle işte.. Yaşam yolları öyle ayırıyor ki.. Hele bir Avrupa devletinden kalabalık İstanbul'daysanız.. Hele iki taraf da gazeteciyse ve durmadan yeni insanlar tanıyor, durmadan çevreleri değişiyorsa.. Oysa 1983 yılında neler çekmiştik.. Daha doğrusu o çekmişti, ben çok seven dostu olarak acısını hissetmiştim.. Paris'te Orly Havaalanı'nda Asala THY'ye bombalı saldırı yapmış, Ergun'un vücudunun nerdeyse yarısı yanmıştı. Kamerayı taşıyan elleri, deklanşöre basan parmakları yanmıştı en çok.. Hayatta kalması mucizeydi. Biz "Bir daha fotoğraf çekebilir mi" onu düşündük, aylarca süren o bitmez tükenmez tedavi sürecinde.. Durmadan olumlu haber verirdi bana.. "Hıncal iyileşiyorum. Hıncal parmaklarımı oynatabiliyorum.. Hıncal kamerama kavuşacağım.."
Dünyanın ilk organ nakli ameliyatlarından birinin fotoğraflarını çekerek Life dergisine kapak olan, Sipa Press'te Gökşin Ağabey'le dünyaya "Haber" fotoğrafları servis eden, harika sanatsal fotoğraflarıyla sayısız sergi açan Sevgili Ergun, geçirdiği açık kalp ameliyatının ardından veda etmiş dünyaya..
Işıklar içinde yatsın!.