Yarın sabah gazeteyi açtığınızda "Messi, Barcelona Başkanı oldu" haberini okursanız ne hissedersiniz?.
Ben de "Murat Karahan Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürü oldu" haberini duyunca öyle şaşkınlaştım..
Yahu Murat, şu an, dünyanın en önde gelen tenorlarından biri..
Başta Bolşoy, yurtdışında davet almadığı, çıkıp baş rol seslendirmediği büyük Opera kalmadı.. Paylaşamadı..
Yetişemiyorlar..
Yurtiçi konserleri kapalı gişe..
Devamlı içerde, dışarda turnede..
Opera Genel Müdürü olup, bir makam odasında imza atacak binlerce kişi bulursunuz bu ülkede..
Ama Murat gibi, nerdeyse bir gecesi bile boş olmayan, ülkeden ülkeye, kentten kente, operadan operaya, festivalden festivale koşan bir tenorumuz kaç tane var?.
Tarladan mı yetişiyor sanırsınız böyle yetenekler..
Haberi veren gazetelerin hepsinde vardı..
Türk Opera ve Balesi'nde Bolşoy'da baş role çıkmış üç, topu topu üç kişi var, bizden..
Leyla Gencer!. Meriç Sümen.. Murat Karahan.. Murat 1960'lı yıllarda kalan Leyla ve Meriç'ten sonra ilk!.
Devlet Operası bugün sadece Ankara Büyük Tiyatro'dan ibaret değil.. İstanbul, İzmir, Mersin, Antalya ve Samsun da var. Yenileri de kurulacak.
Eskişehir istiyor. Van istiyor en başta. Daha kim bilir hangileri..
Bunlarla uğraşmak, bunları düşünmek, bunları planlamak kolay mı?.
Murat şimdi kafasını Bolşoy'da La Traviata oynamaya mı yoracak, yoksa şimdilik altı tane olan opera ve balelerimizin sorunları ve repertuarlarıyla mı, boğuşacak?.
Sorun bakalım, bu ülkenin en iyi baritonlarından Suat Arıkan, İstanbul Operası'nın, tek bir operanın Genel Sanat Yönetmeni olduktan sonra hiç sahneye çıkabilmiş mi?. Yıllardır sesini duyan olmuş mu?.
Murat, ya Devlet Operası'nı ihmal edecek, ya kendi kariyerini..
Sakın bana "İkisini de yaparım Hıncal Ağbi" deme.. Kendini inandıramayacağın konuda beni nasıl ikna edersin?.
Bir vize sorunu yüzünden, İtalya'da bir temsil kaçırdığın için ne kadar üzüldüğünü biliyorum.. Şimdi ne teklifleri kendi elinle itmek zorunda kalacaksın..
Şimdi Anadolu'yu dolaşan konser turnelerin de rafa kalkacak..
Bürokrasiye boğulup, senede bir kez sahneye çıkabilirsen şükredeceksin..
Okurlarım bilir. Murat benim kardeşim..
Dünyada en sevdiğim insanlardan, İsmet Ağabeyimden (Sezgin) bana emanet.. Yıllar önce "Hıncal yeğenim Murat konservatuarı bitirdi.
Ankara Operası'na girdi. Artık sana emanet" demişti İsmet Ağabey.. O günden beri yanında oldum. O günden beri sahip çıktım.. Ama şimdi kırgınım sana Murat..
Bu teklifi aldığında beni aramalı, fikrimi sormalıydın.
Tabii son kararı gene sen vereceksin.
Hayat senin hayatın..
Bolşoy sahnesinde, Rigoletto'nun La Donna Mobile aryasını söylemekten daha çok mutlu edecekse seni, Ankara'daki makam odanda, Samsun'dan gelen evrakları imzalamak, bana ne?.Fikrimi söyler kenara çekilirdim.
Haberi bana gazetede okuttun Murat..
O zaman sen de fikrimi gazetede oku, Sayın Genel Müdürüm!.