İyi ki, pazartesi öğleden sonra evde oturdum..
İyi ki, saatler boyu "Galatasaray TV" denen maskaralığa baktım..
Maskaralık ya..
Galatasaray'da kıyametler kopar, Olağanüstü Kongre için imzalar toplanırken, Mayıs Ayı Olağan Divan Toplantısı'nı merak edenler arasındaydım.
Bu önemli toplantıyı yapacak yeri bile kalmamıştı "Koskoca" Galatasaray'ın.. Dedeman Otelinden salon kiralanmıştı, iyi mi?.
Ve Galatasaray TV'si denen maskaralık bu önemli, bu çok merak edilen toplantıyı bir cep telefonu ile yayınlıyordu, daha da iyi mi?.
İkide birde görüntü kesiliyor, donuyor, kürsüde konuşanlar dışında kimseyi göstermek mümkün olmuyordu. Bazı konuşmacılar, arkalarındaki ekrana, konuşmaları ile ilgili önemli görüntüler bindirip onun üzerinden konuşuyor ama biz o ekranlardakileri de göremiyorduk.
Cep telefonu ile yayında, salondan konuşan, soru soranların da sesleri gelmiyordu, ekrana.
Galatasaraylı oluşumdan bir kez daha utandım..
Bu kadar önemli bir canlı yayını bile gerçekleştirmekten aciz bir Başkan ve onun olmayan kurulu Galatasaray'ı kurtaracaktı öyle mi?.
Divan da ne Divan'dı ama.. Gene bir yığın yalaka.. Gene Galatasaray'ı hem sportif, hem ekonomik batıran adama, sırf "Liseli" diye baş eğen, emir kulu konuşmacılar..
Taner Aşkın gibi bir müthiş muhalif bile teslim olmuştu bu defa.. Bir Dursuncu konuştu. Geçmiş söylediklerinin tümünü bir inkâr etti. "Galatasaray'da hiçbir sorun yok" dedi, koltuğumdan düşüyordum.. Son yılların modası ya..
"Taner'in de kaseti mi var" diye düşündüm.
Bir erkek, bir yürekli ses çıktı, Divan'dan.. Fatih Altaylı.. Yerin dibine soktu Dursun'u.. Çok net şeyler söyledi.
Kürsü'den inerken, cep telefonu nasılsa kaydı da, Büyük Başkan Selahattin Beyazıt'ın ayağa fırlayıp Altaylı'ya sarıldığını gördük.
Beyazıt, Riva'yı "Alan" başkandı..
Baş köşede oturan ve Divan'dan alkış alan Dursun da, "Satan!.."
Bu Divan'a bu Dursun çok bile.. Aman dursun!.