Pazar günü yurdun dört bir yanından birbirinden güzel birlik, beraberlik, kardeşlik görüntüleri yağdı medyaya..
Hepsi ayni şeyi söylüyordu.
"Fikirlerimiz ayrı, ama amacımız bir.." O amaç belli..
Barış içinde Türkiye.. Müreffeh Türkiye.. Yarınlardan korkmayan, darbe endişesi içinde yaşamayan insanlar..
15 Temmuz'a karşı anında gerçekleşen birleşme, içimizin ne olduğunu ortaya koymuştu zaten..
Şimdi, başta medyamız, hepimiz, bu görüntüleri iyi, çok iyi okumak zorundayız..
"Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.. Millet bu hakkını Milletvekilleri aracılığı ile kullanır.." Parlamenter rejim ilkesidir bu.. Çılgınlar, Meclis'i bombalayınca, Millet bu hakkını, Cumhurbaşkanı'nın çağrısı ile bizzat kullanarak, darbeyi püskürttü.
Nasıl?.
Tüm fikir, din, mezhep, inanış, etnik ayrılıkları bir kenara bırakarak..
Tek bayrak altında "Bir, beraber ve kardeş" olduğunu göstererek..
Bu birlik, beraberlik ve kardeşliği kimse bozmaya teşebbüs etmesin..
Kafamızdaki şüpheleri, soruları, sorunları söylemeyi, yazmayı bir süre ertelemeliyiz.
Gün sakin, soğukkanlı olma günü..
Temizlik hâlâ bitmedi. Hâlâ saklanan çılgınların arasında "Paçayı nasıl kurtarayım" diyenler de var, fırsat kollayanlarla..
Bu havada, eski hesapları ortaya atar, her yöne çekilebilecek, şüphe, endişe yaratan, güveni zedeleyen lafları, reyting, tıklama uğruna sıralarsak, ortalığı bulandırırsak, işte o "Dumanlı Hava" kollayan fırsatçılara hizmet ederiz en çok..
Bu ülkede, her şeyi konuşacak zamanımız çok olacak..
O günlere kadar, herkes bin düşünsün, bir konuşsun, yazsın lütfen..
Bu millet hakkı olan demokrasiye tüm kurumları ile ulaşacaktır..
Sabırlı olursak.. Kişisel, ufak hesaplarla suyu bulandırmazsak..
En büyük görev, bize, medyaya düşüyor..
Birinci sayfaları hazırlayanlara ve köşe yazarlarına..