15-16 Temmuz gecesi harika bir yayıncılık, vatanseverlik gösteren haber kanallarımız ne yazık ki, haber kanalcılığının baş unsurunun, ekranın altından geçen ve yurtta dünya nelerin olup bittiğini anlatan alt yazılar olduğunu anlamamakta direniyorlar..
Hımbıl, uyuşuk ve acemice hazırlanan (!) bu alt yazılar kırmızıya dönüşünce ilgi uyandırıyordu sadece..
"On gün süren 'Son Dakika.. Son Durum.. Sıcak Gelişme' dünyanın neresinde görülmüş" demediler..
O sabah gazetelerde çıkan 24 saatlik haberleri kırmızı yazı ile vererek, onun da suyunu çıkardılar. Geri kalan bütün haberlere göz yumma tembelliğine bayılıp "Halkın haber alma hakkına ihanet" ettiklerinin farkına bile varmadılar..
"Kırmızı Yazılar"ı sıradanlaştırdılar.
"Son Dakika.. Son Durum.. Sıcak Gelişme" uyarılarını kanıksattılar. Kimse Kırmızı "Ne oldu acaba" diye bakmaz oldu. Hiç bakmaz oldu.
Hiç...
***
Geçen hafta yazdım..
"Halkla alay etmekten vazgeçin.. Birbirinizin kötü taklidi olmayın.
İçinizde fark yaratmak isteyen, fark yaratma cesareti, yüreği olan tek kişi yok mu" dedim.
Pazar gecesi, eve döndüğümde baktım.. NTV, normal alt yazılara dönmüş.. Her haberi "Haber/ Ekonomi/ Spor" başlıkları altında ayrı ayrı vermeye başlamış.
Millet o sayede mesela, Recep Kara'nın Kırkpınar Baş Pehlivanı olduğunu,
Fransa Turu'nu Froome'un Budapeşte F1 Yarışını Hamilton'un kazandığını NTV'den öğrendi.
Ötekiler kırmızıya berdevam.. "NTV öncü oldu ya.. Yarın sabah hepsi uyar" diye yattım..
Sabah kalktım.
Uymuş.. NTV; kırmızıda devam edenlere uymuş, geri dönmüş..
Aferin size benim "Haber (!) kanallarım!."
***
Sabah Okur Temsilcisi İbrahim Altay kardeşim bana sitemlerde bulunmuş. Belli "O
gece 'iş başında gazeteci' olmak" başlıklı tam yarım sayfalık yazımı okumamış ve içindeki kocaman Sabah/atv çizimini de görmemiş.
Beraber okuyalım mı, İbrahim?.
"Bizim gurup..
Sabah ve atv gurubu yani..
Çılgınların devirmek istediği iktidarı destekleyen en büyük yayın organı.. Yani ilk hedef..
O gece, kapısında silahlı adamlar dolaşan Balmumcu ve Fulya binalarında çalışan kardeşlerimin, nasıl yayın yaptıklarını, nasıl ertesi günün gazetelerini hazırladıklarını düşünmeye çalışıyorum.
Çalışıyorum ama havsalam almıyor..
Kapıda ölüm var, dostlar.. Kapıda kader var..
Kapıda sadece sizin değil, ailenizin geleceği var..
Ya da yok.. Gelecek yok.. Tercih sizde..
Bunların hepsini bir kenara koyup,
"Ya demokrasi, ya ölüm" demek kolay mı sanırsınız?.
Dedi, benim kardeşlerim, işte.."
..Ve bunu diyen kardeşlerimin "Devlet Üstün Hizmet Madalyası" almaları gerektiğini yazdım, ayrım yapmadan..
"Cezalar kadar, ödülleri de konuşalım" diyen bir başka gazete, gazeteci çıktı mı, bugüne dek?...
Bana bir "Özür" borçlusun gibime geliyor İbrahim Kardeşim!.. Haklı olsan, ben dilerdim, çünkü!..