(Üstat Radi Dikici, Bizans tarihinin en renkli, en çapkın, en entrikalı dönemlerinden birini anlatmaya devam ediyor..)
***
Bilge Leo'nun şanssızlığını nasıl yendiğini öğrenmek için okurlarımız gelecek haftayı beklemek durumundalar. Ama onun bu şanssızlığı imparatorluğun en önemli şansı olduğunu görmeleri zannederim sürpriz olacaktır. Ayrıca ona neden Bilge Leo dendiğinin okurlarımız yine gelecek hafta öğrenecekler.
Basil'in ani ölümü üzerine ertesi gün önce Ayasofya'da yapılan bir törenle VI. Leo ve Theophano taç giydiler. Üç gün süren hazırlıklardan sonra, I. Basil, neredeyse tüm Konstantinople halkının katıldığı törenle Kutsal Havariler Kilisesi'ne gömüldü.
Bir hafta sonra daha mütevazı bir tören yapıldı. İmparator, gerçek babası olduğunu bildiği III. Mikail'i Üsküdar'da gömülü olduğu Philippicos Manastırı'ndan alarak Kutsal Havariler Kilisesi'ne getirdi. III. Mikail de orada tekrar toprağa verildi.
Leo, henüz 20 yaşındaydı ama, o yaşın çok üzerinde bir olgunluğa erişmişti. Karısını boşamayı hiç düşünmedi. Onu istediği gibi kilisesi ile başbaşa bıraktı. Ne var ki, artık bir imparatordu ve ona göre davranmak mecburiyetindeydi. Metresleri ile gizlice buluşması işlerini eskisi gibi amcası Marinos'a bırakmıştı. Tabii ana sorun devam ediyordu. Taht için bir erkek çocuk sahibi olmak zorundaydı.
Bir akşam Theophano'ya haber göndererek, onu ziyarete geleceğini bildirdi. Yemek için imparatoriçenin özel hazırlık yaptığını fark etti. Yemekte ikisi arasındaki sıcak hava elle tutulur gibiydi. İmparatora şarap servisi yapılırken imparatoriçenin de ona katılması Leo için sürpriz oldu. Yemekten sonra yatak odasına girdiklerinde, Theophano hemen soyundu, dua etmeden yatağa girince Leo onun arzulu olduğunu tahmin etti.
Bir süre sonra imparatoriçenin hamile kaldığı anlaşıldı. Ne yazık ki, çiftin ertesi yıl bir kız çocukları oldu. Leo çok genç olduğu için artık işi oluruna bıraktı. Bir taraftan devlet işleri ile uğraşırken diğer taraftan bilimsel konulara girmeye başladı.
İlk işi babası I. Basil tarafından başlatılan çalışmaları sürdürüp tamamlamak oldu. Baba-oğul birbirlerini pek sevmeseler bile, hedefler bakımından büyük uyum göstermişlerdi. Esasında VI. Leo, I. Jüstinyen'den bu yana en büyük kanun koyucuydu.
Çalışmaların ilk yıllarında imparatorun da bizzat katıldığı düzenlemeler sonucunda
60 kitaba bölünmüş olarak 6 cilt halinde ortaya çıkan imparatorluk kanunları, Bizans'ın en büyük hukuk eseri oldu ve Basilica adı verildi. VI. Leo'nun Novella'sı ise 113 emirnameden oluştu ve bu eser,
"Kanunların Tashihi ve Saflaştırılması" adıyla yayınlandı. Emirnamelerin esasını idari, sosyal, askeri ve dini konular teşkil etmekteydi.
İmparatorun ilk göz ağrısı Zoe Zaoutzina çoktan Konstantinople'a dönmüş ve kendisine imparatorluğa ait konaklardan biri tahsis edilmişti. Tahmin edileceği gibi de imparatorun gizlice olduğu tahmin edilen ziyaretleri giderek sıklaşmaya başlamıştı. Görünüşe göre bu durum İmparatoriçe Theophano'nun umurunda değildi. Çünkü imparator onu resmi görevleri sırasında el üstünde tutuyordu. Zaten kraliçe, resmi işleri dışında da tüm zamanını kilisede geçirmekteydi.
889 yılı geldiğinde imparatoriçe her türlü resmi görevini bıraktı ve kendi isteği ile Blachernae Sarayı'nın yakınında bir manastıra kapandı.
Aradan bir hafta bile geçmeden Zoe Zaoutzina sarayda hemen onun yerini aldı. İşin en enteresan tarafı da bu konuda çok hassas olan Konstantinople halkı durumu çok normal karşıladı. Daha önce yazdığımız gibi, Konstantinople'da hiçbir şey gizli kalmadığı için, imparatoriçenin özel yaşamı herkes tarafından bilinmekteydi. Bu yüzden imparatorun yaptıklarına hoşgörü ile bakıldı.
897 yılında İmparatoriçe Theophano manastırda birden öldü. Leo her imparator gibi eşini törenle Kutsal Havariler Kilisesi'ne gömdü. Çok geçmedi, aynı yıl sarayda zaten fiili imparatoriçe olan Zoe Zaoutzina ile evlendi.
Sevgililer resmen birbirlerine kavuşmuş oldular. Ancak sorun yerinde ortadaydı. Taht için bir erkek çocuk gerekliydi. Çok geçmedi yeni imparatoriçe de gebe kaldı. Bu sefer ümit yüksekti. Ancak Zoe Zaoutzina da bir kız çocuğu doğurdu. Daha da beteri, çok genç olmasına rağmen imparatoriçeyi Mayıs 899'da yatağında ölü buldular.
Leo, onu da Kutsal Havariler Kilisesine törenle gömdü ve böylece iki kızı ile baş başa kaldı. İmparator yedi ay kadar bağrına taş bastı. Yeniden evlenmek mecburiyetindeydi ama kendi çıkardığı kanuna göre bir Bizanslının üçüncü defa evlenmesi yasaktı. Bilmekteydi ki kilise de şiddetle karşı çıkacaktı. Bu konularda Patrik Anthony II Kauleas'ın hiç toleransı yoktu. Üstelik Patrik, Zoe Zaoutzina'nın evlenmeden önce sarayda uzun bir süre kalması sırasında da hep sorun çıkarmıştı.
Leo, bir çözüm bulmak zorundaydı. Acısını dindirmek için imparatoriçenin nedimeleri arasında bulunan ve harika güzelliği ile etrafı kavuran Eudokia Baniana ile çoktan mercimeği fırına vermişti.
Denemeye karar verdi ve bir mabeyinciyi Patrike gönderdi. Leo ona gitmeden önce kesin kararlıydı. Ya Kauleas onun üçüncü defa evlenmesini, kitabına uygun bulup onaylayacaktı veyahut tanrının yer yüzündeki temsilcisi olan imparator onu bir şekilde, atalarının yaptığı gibi, makamından defedecekti.
(Haftaya devam..)
rdikici@demma.com