Sebastian Coe, dünyanın en itibarlı spor örgütlerinden Uluslararası Atletizm Federasyonu Başkanlığı'na seçilmiş. Pekin'de yapılan seçimde, kendisi gibi ünlü bir atlet olan rakibi Sergei Bubka'yı 92'ye karşı 115 oyla geçmiş.
Sırıkçı ile 800'cünün yarışması zorlu olmuş yani..
Coe adını dünya ilk, 1980 Moskova Oyunları'nda duymuştu.
Coe ve Steve Owett, Moskova'ya Britanya adına 800 ve 1500 metre koşmak için gelmişlerdi. Dünya bu iki İngiliz atletin birbirleriyle yarışını konuşuyordu.
O zaman atletizmin gözdesi 100 metre değil, 800 ve 1500 metrelerdi. Coe, Olimpiyata 800 metre dünya rekorunu müthiş bir derece ile kırarak gelmişti.
Owett ise dünya çapında bir taktisyendi..
Hızla taktiğin mücadelesi Moskova'daki Basın Merkezinde baş tartışma konusu oldu günlerce ve sonunda yarış günü geldi çattı..
Benim gönlümdeki Owett, müthiş bir taktikle Dünya Rekortmeninin önünde ipi göğüsledi ve Altın Madalyayı aldı.
Nefes kesen yarışta Coe'ya da gümüşü taktılar..
Yarış sonrası basın toplantısına koştum..
Coe çok üzgün duruyordu..
Bir İngiliz gazeteci dayanamadı, sordu..
"Altını gene bir İngiliz kazandı. Siz de ikinci oldunuz ve gümüş aldınız. Niye üzgünsünüz?."
Coe kafasını kaldırdı..
"Gümüş.." dedi.. "Bullshit!.."
"Bullshit" İngilizlerin en ağır aşağılama sözüdür. "Öküz bokudur" tercümesi..
Bizim "Bi boka yaramaz"ımıza karşı gelir..
Sonra da niye "Bullshit" olduğunu izah etti..
"Olimpiyat tarihleri sadece birincileri yazar!.."