Nermin Abadan Unat, 1959'da Mekteb-i Mülkiye'ye girdiğimde, okulun ülke siyasetine gündem oluşturan o dev kadrosu içinde en genç doçentlerden biriydi. Ama o devler arasında ezilmez, hep öne çıkardı..
Biz Tüllabın da en sevdiği ve de en uğraştığı hocalardan biriydi. İnek Bayramlarında en çok onunla uğraşılırdı. "Hocam ve kocam" dediği Yavuz Abadan ve doçentlik tezi olarak yazdığı Bürokrasi kitabı, fermanların ve şovların baş unsuru olurdu.
Birini hiç unutmam. O zamanlar radyolarda Orhan Boran'ın çok tutulan 21 Sual/ Bilen Kazanıyor" diye bir yarışma programı vardı.
Tutulan şey veya kişiyi, 21 soru sorar ve verilen evet ve hayır cevaplarına bakarak bulurdun.
İnek Bayramı şovunda, sahneye bir kapalı kutu getirdiler.
Yarışmacı, Orhan Boran'ı taklit eden sunucuya sormaya başladı. Aldığı "Evet" ve "Hayır" yanıtları sonunda, "Buldum" diye bağırdı. "Tuvalet kağıdı.."
Kutuyu açtılar.. İçinden Nermin Hocamın "Bürokrasi" kitabı çıktı.
En ön sırada Hocası ve Kocası Yavuz Hocam'la oturan Nermin Hanım en çok gülendi, şakaya..
Öyle güzel devirlerdi onlar..
Son zamanlarda uğradığı "Tribünlere oynuyor" eleştirilerine ben de üzülerek katılıyorum, Cengiz Semercioğlu'nun.. Hiç ama hiç ihtiyacı yok çünkü.. İyice kızmaya başladığım yazıları arasında, salı günü gene harika bir eski "Cengiz" çıkardı..
Bodrum'da tatil yapan 94 yaşındaki Nermin Hocamla konuşmuş. Siz yazıyı bulup okuyun mutlak. Özellikle gençler okusun, ama ben gene de bir kaç alıntı yapacağım, Nermin Abadan Unat'ın o hala genç, hala dinç, hala müthiş kafasından..
- Demokrasi canlı bir şey, bir süreç... Demokrasi öyle bir şey ki, aynı noktadan hareket ederek her zaman aynı mantıklı sonucu çıkaramıyorsunuz... Ben hâlâ ümidimi kesmedim koalisyondan... Koalisyon da demokrasinin vazgeçilmez bir unsurudur... Koalisyon birbiriyle uzlaşmaz gözüken anlayışların bir noktada buluşması demektir... Biz bunu başaramazsak hoşgörü diye bir şey kalmaz...
- İnanılmaz derecede bir kutuplaşma var, bunu kırmak lazım... Mesela AKP-CHP koalisyonu olsa ben bunu demokrasinin bir egzersizi olarak görürüm... Belçika'da Hollanda'da koalisyon hükümetleri değil bir sene 10 sene, 20 sene devam ediyor... Orada uzlaşıyor iki taraf da, bizde niye uzlaşmasın...
- Ben öğrencilerimle konuşurken diyorum ki, eğer siz toplumsal olaylarla ilgiliyseniz iki şey yapacaksınız. 1- Gazete okuyacaksınız 2- Gazeteyle birlikte magazin haberlerini de okuyacaksınız... Hatta fırsatınız varsa resimli sosyete dergilerini de takip edeceksiniz... Ben öğrencilerime bunu tavsiye ediyorum...
- (Ben magazin sayfalarını da) okurum çünkü okumazsam, Türkiye'de finans gücünün nereye gittiğini, finans dünyasının yeni dinamiklerini başka nereden öğrenebilirim. Koç ve Sabancı'yı bilmiyor değiliz ama Türkiye'nin yeni zenginlerini, genç kuşaklarını oradan öğreniyorum...
- (Sosyete dergilerinin de) hepsini okurum... Size bir şey söyleyeyim mi, ben Maliye Bakanı olsam her müfettişi sosyete dergilerine abone ettiririm. Kim nerede ne harcıyor o dergilerde ortada zaten... Ben basını çok önemsiyorum... Ama çok üzülüyorum ki gençler artık gazete okumuyor... Haberi, bilgiyi sadece Twitter'dan öğrenmeye kalkmak fevkalade kötü bir şey.