Yani bu ülkede spor sayfalarını zerre yaratıcılığı, zerre zekası olmayanlar mı yönetiyor?.
Gazi Koşusu'nu Renk adlı at kazanınca, "Tamam" dedim. "Yarın manşetler belli.."
Yanılmadım. Ertesi gün, bizimki dahil, hepsinde manşet fabrikasyon..
"Gazi Renk'lendi.."
"Gazi'ye Renk geldi.."
Yahu senin aklına 30 saniyede gelenin herkesin aklına geleceğini düşünmekten aciz misin ey müdür?.
Gazetecilik fark yaratma sanatıdır..
Karbon kopya sayfalar hazırlamak değil..
Ben kaç Genel Yayın Müdürü'nün bu "Eş Başlık" yüzünden spor müdürüne fırça attığını merak bile etmiyorum. Öyle şey kalmadı çünkü..
1957'de, 15 bin satan yerel Yeni Gün gazetesinde ben bu "Kopya" başlığı atsam, Cihat Bey (Baban) beni ya kovmuş, ya kovmadan beter etmişti.
O yüzden zaten, tek sütun haberin başlığını bile Ağbim (Öcal) Ahmet (Kışlalı) ve ben saatlerce tartışır, işten de gece yarısından sonra ikide, ya da üçte çıkardık.. 40 lira (4 dolar) maaşla..
Sayfalarınızı nasıl "Renk"lendirmişsiniz, harika müdürler..
Patronlar hepinize ikramiye vermeli..
Yani kazanan atın adının Renk olmasıyla ilgili o kelime oyununu bulmak, ne büyük zeka işidir..
Siz benim gibi gerzeklere bakmayın..