Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HINCAL'IN YERİ HINCAL ULUÇ

İşte pazar eki!..

Bu satırları yazmak için üç hafta bekledim.. "Tesadüf mü, yoksa yerleştik mi artık" diye.. Bu pazarı da geride bıraktıktan sonra, şimdi yürekten yazıyorum.
Bu ülkede ilk defa, bu kadar doyurucu, bu kadar okunmaya layık pazar eki çıkıyor. Başaran da Şengül Balıksırtı ve arkadaşları..
Bol resim, bol başlık, bol palavra üzerine kurulan ve elimde en fazla üç dakika kalan pazar ekleri devrine tokat gibi bir ilave yapıyorlar, üç haftadır.
Koltuğunuza yaslanıp, keyifle okuyacağınız yazılarla dolu, vakti bol olan ve okumayı sevenlere yönelik bir ek..
Günaydın, magazin alışkanlığını sürdürüyor nasılsa.. O var. O zaman "Pazar farklı olmalı" demiş bizimkiler ve farklı yazılarla, "Fark"ı yaratmışlar.
Alınlarından öperim..
İşte bu hafta..
İkinci sayfada Stelyo (Berberakis) kardeşim gene çok ilginç bir Atina mektubu yazmış..
Yunan gençleri, Haşhaş Festivali yapmışlar iyi mi?. Çipras seçim öncesi, haşhaşın serbest bırakılacağını da vaadetmiş.. Hatırlatıyorlarmış.
Bu arada, Venediklilerin çalıp kentlerine götürdükleri gümüş kutu içindeki Azize Barbara'nın külleri de, Atina'ya iade edilmiş. Ama Kutu'nun çalındığı yer Atina değil.. İstanbul!.. Efendim?.. Duyan var mı?.
Olkan Özyurt, birinci sınıf bir röportaj yazarı olma yolunda hızla ilerliyor..
Ahmet Güneştekin'le buluşmuş bu hafta.. Bu ülkenin en müthiş evlatlarından biridir Ahmet.. Ben onu, ressamlığından çok önce, "Güneşin İzinde" adlı enfes belgesel dizisi ile tanıdım. Yani bir insan ülkesini böyle sever, böyle tanıtır ancak. TRT yayınlardı ve benim gibi TV düşmanı bir adam, kaçırmadan izlerdi.
Tam 39 bölüm çekti Ahmet. Sonra TRT, kolay tahmin edeceğiniz sebeplerle diziyi bitirdi ama, on senedir hala yayınlıyormuş.. Benim TRT ile ilgim kalmadığı için haberim yok.
İnsanlar kıskançlıktan nasıl çamur atacaklarını bilmiyorlar ama, Ahmet dünyaya adını duyurdu. O koskoca Marlborough Galerinin sanatçısı oldu. Venedik Bienaline, Türkiye değil, Güneştekin olarak gidebiliyor.
Anlayın.. Yaşa, Olkan..
Hasan Bülent Kahraman, Ankara'yı yazmış..
Melih Gökçek, Cumhuriyet Ankarası'nı yok ettiğinden beri, ayaklarım o çok sevdiğim, o aşık olduğum, o "Bir gün döneceğim" diye evimi 20 yıl, mobilyası ile boş tuttuğum Ankara'mın nasıl değiştiğini anlatmış, Hasan Bülent.. Yeni Ankara'yı anlatmış. Enfes de anlatmış. Ama bir şey eksik..
Mesela Defence'da yeni Paris'i yaratanlar, eski Paris'i yok mu ettiler?. Champs Elysee hatta eskisinden daha güzel, daha turist, yerli yerinde durmuyor mu?. Opera Meydanı?. Saint Germen?.
Peki nerde bizim her gün yürüdüğümüz, Kızılay-Kavaklı arası Atatürk Bulvarı!.
Eski Ankara'nın katledilişi yok yazıda.. O unutulmaz promenad yolunun Köstebek yuvası oluşu yok..
Nur Çintay, belki komşuda oturanların bile bilmediği İstanbul Lezzet Yuvalarını keşfe ve bize anlatmaya harika devam ediyor. Elimde yazısı Moda'ya gideceğim mutlak..
..Ve Bülent Timurlenk'in gene "Başka" spor yazısı.. Kaleciler üzerine nasıl ilginç bir yazı yazmış, o kadar olur..
Pazar günleri Pazar Sabah'ı alın, bir kenara koyun.. Bir hafta okuyun, dergi gibi..

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA