Kendi kendime bu kadar kızdığımı hatırlamıyorum.. 10 gün önceki cuma gecesi izlediğimde "Bu filmi salı günü mutlak yazmalıyım" demiştim.
Unutkanlık.. İhmal.. Ne derseniz deyin.. Ama hala oynuyor. O zaman da bir kaç sinemada vizyona girmişti. Hala öyle.. Arayıp bulun ve gidin.. "Koro/ Boychoir" adlı filmden söz ediyorum. Yılın en güzellerinden biri..
Bir defa müziği muhteşem ama, filmin kendisi de muhteşem..
Bazı eleştirmenler Whiplash'e benzettiler, gene yetenekli bir öğrenci ve gene sert bir hoca baş rollerde diye, ama iki film arasında dağlar kadar fark var.
Whiplash'teki hoca, öğrencisinin yeteneğini en üst noktasına kadar kullanması için çırpınıyordu.
Burda durum farklı.
Burda hocanın amacı, geleceğini tahmin etmenin zor olmadığı bir sokak serserisini pırıl pırıl bir delikanlı olarak topluma kazandırmak..
Film bir yerde, okulun, derslerin, sistemin esas görevini anlatıyor..
Mesele bir şeyi öğretmek değil, olabilecek en iyi insanı yetiştirmek.. Başarı o.. Yoksa bilgi, hele günümüzde her yerde, el altında..
Milli Eğitim Bakanı olsam, bu filmi tüm ilk ve orta okullara "Zorunlu izleme" diye koyar, özellikle tüm okul yönetimleri ve öğretmenleri de mecbur tutardım.
Erkek Çocuk Korosu yönetmeni müzik hocasında Dustin Hoffman, ilkokulun müdüründe Kathy Bates harikalar yaratıyorlar.
Aldıkları Oscarların hakkını veriyorlar.
Çocuklar da çok çok iyi..
Çocuk koroları tarafından söylenen genelde Handel üzerine ilahiler müthiş.. Ama en güzel şarkı, "Son" yazdıktan sonra, herkes kalkıp giderken söyleniyor.
Josh Groban'ın "The Mystery of your gift/ Yeteneğinin sırrı" adlı şarkısını hemen hemen dolu sinemada sadece Ünal ve ben dinledik. Hem de bir müzik filminde, en güzel şarkı kulaklarına gelirken, ishal olmuş gibi dışarı koşuşturanlar, o çok kıymetli üç dakikalarını nasıl değerlendiler acaba?.