Sevgili İroş (Yani Yasoş'un kızı İrem Sayın) İngiltere'deki üniversite tatilinden yararlanıp 10 gün için Türkiye'ye dönünce, hemen Opera'daki Hayalet'i izlemeye koştu. 2009'da New York'ta orijinal yapımı da izlemişti. "İzlenimlerini bize yaz" dedim. Gene dünya şirini bir yazı çıktı ortaya.. Buyrun..
***
"Yok anne" dedim. "Bu gösteri nasıl gelsin Türkiye'ye? O avize nasıl havaya uçacak, sonra sahneye düşürülecek?. Ya o göl sahnesinde şamdanlar nasıl yerden yükselecek de tam göl atmosferi yapılacak? Yok yok gelemez, bu şov böyle gösterilmedikçe zaten ruhu kaçar. Yok."
Yıl 2009'du. Majestic Theatre, Broadway'deydik. New York. Heyecanım büyüktü. Çünkü hayatımda ilk defa bir Broadway müzikalini canlı izlemeye gelmiştim. Atmosfer beni aldı götürdü... Türkiye'de karşıma çıkmamış bir salon, nasıl da tarih kokuyor. Öyle bir incelemişim ki, koltukların kenarlarındaki aslan pençeleri detayına kadar hatırlıyorum.
14 yaşındaki o İrem'in, o gösteri başlayana kadar hiçbir beklentisi yoktu, çünkü neler yaşayacağını kestiremiyordu. Perde açıldı. İlk önce 1900'lerin Paris Operasına gittik. Ve ardından o kalp atışlarını hızlandıran "The Phantom of the Opera"nın tema müziğinin çalmaya başlamasıyla, bir zaman yolculuğuna çıktık.
Doğuştan yüzünde çirkin bir yaraya sahip bir bebek bu operaya bırakılır, annesinin yüzüne taktığı o beyaz maskeyle ömrünü Paris Opera binasının mahzenlerinde, kanallarında geçirir. Orayı evi olarak sahiplenen "Hayalet" dansçılardan birine (Christine) kendini göstermeden ses dersleri verir. Kendini Christine'in "Müzik meleği" ilan eder ama kıza da âşık olur.
Bu başarılı öğrencisini herkese tanıtmak için operanın yöneticilerine gönderdiği notlarla kızın baş sanatçı olmasını ister. Patronlar kabul etmez ve Hayalet'i kızdırırlar. Paris Operası esrarengiz olaylara sahne olmaya başlar.
Konu şahane müzikler efsaneydi. Nasıl keyifle, heyecanla, coşkuyla izlemiştik..
Yıllar yıllar geçti. Ben gezdim, onlar gezdi. Döndüler dolaştılar sonunda Türkiye'ye geldiler... Orijinal Broadway Prodüksiyonu olarak...
Belki ilk izlediğimde yaşattıklarından dolayıdır bilemem ama o tema müziği bir başladı ki... Hani bir anda vücudunuzdaki tüm hücreleri hissedersiniz, böyle tüyleriniz diken diken olur ya... Sonra o avize yükselirken bir bakmışsınız, gözyaşı yanaklarınızdan kayar ya...
Öyle bir şey yaşadım ben. Tarifi imkansız sadece izleyenlerin hissedebileceği bir duygu bu.
Anneme 2009'da "Olmaz!. Olmaz" dedim ama o kadar da güzel olmuş ki... Tabii bu sefer babamı da yanımıza aldık.
Değerli okurlar 19 yaşında bir genç kız olarak size bir müzikalin bana yaşattıklarını dilimin dönebildiği kadar anlatmaya çalıştım, artık tek diyebileceğim ailenizi arkadaşlarınızı alın ve izleyin...
Ama özellikle de çocuğunuzu götürün ki bu tür gösterilerin ve sanatın bu yaşta sizi ne kadar mutlu edebileceğini görsünler... Mayıs'ın 17'sine kadar Zorlu PSM'deler.