"Kötü çevirileri n'apıcaz" diyor, son günlerde eski formunu bulan ve çarpıcı yazılarına dönen Ayşem!.. Öylesine haklı ki?. Kitapevlerinin ucuzculukları yüzünden, millet okumaktan nefret eder oldu. Dünyayı sarsan bir kitabı heyecanla bekliyorsun. Koşup alıyorsun.. Üçüncü sayfada çöpe..
Ayşe, Stephen King'in son kitabını öyle beklemiş. "Yazma Sanatı" üstelik adı iyi mi?. Ama çevirisi berbat..
"Pek çok kitapta başıma geliyor bu" diyor, Ayşe..
"Kötü komşu insanı ev sahibi yapar" demiş, eskiler..
Kötü çevirmen de dil sahibi yapar, Ayşe!..
Bu İngilizceyi bu kadar iyi öğrenmemin sebebidir, kötü çeviriler..
Üniversitedeyim.. İan Fleming'in James Bond romanları dünyayı kavuruyor. Birini aldım, tadına varamadım.. Ötekini aldım.. Iıııııh!.. "Yahu bu kitaplar nasıl dünyayı sarsıyor" diye meraktayım..
Sonra bir gün hastalandım. Yatalak.. Nur içinde yatsın, Kurthan Hocam, (Fişek) zamanın azılı komünistlerinden ya.. Bana bir kitap getirdi. "From Russia with love /Rusya'dan Sevgilerle.."
Yahu o zamana kadar briç kitaplarından başka İngilizce kitap almamışım elime..
Yatakta okumaya başladım.. Yarım yamalak İngilizcem bile Fleming'i tatmama yetti. Kendi kendime söz verdim ki, "Bundan böyle Türkçe çeviri roman okumayacağım." Sözümü de tuttum. Yıllar sonra Holly ile evlendik.. Bir gece bana dedi ki, "Yahu sen bu mükemmel ingilizceyi nerden öğrendin?."
Bacı Serpil, Kolej mezunu.. Sonra Dil Tarih, İngiliz Dili ve Edebiyatı okumuş. Bilader Kemal, Kolej mezunu, üniversiteyi ODTÜ'de, İngilizce okumuş. Ben lisede İngilizce derslerinin yarıdan fazlası boş geçmiş, İngilizce bilen avukat, subay varsa, ara sıra derslere onlar gelmiş, hepsinden iyiyim Holly'ye göre.. İyi mi?. Sebebi işte bu.. Kitabı İngilizce okuma inadım. Hem de sözlük kullanmadan. Sözlük, okuma zevkini öldürür. Bilmediğim kelimeyi ilkinde anlamaz, dördüncü beşincide tahmin eder, altıncıda öğrenirsin. Fazla geçmiyorsa kitapta, zaten öğrenmem şart değil.
Sözlüğe bakmak öğrenmek değildir. O kelime sözlükte kalır. Her defasında yeniden bakarsın. Bebeğin öğrendiği yolla öğrenirsen o zaman kafanda kalır işte..
Biz çocukken, çevirileri Türk edebiyatının en büyük ustaları, Türk dilini en iyi kullananlar yapardı. Nazım Hikmet çeviriler yapardı mesela, adını koymadan.. Kemal Tahir, F.M.İkinci imzası ile Mike Hammer romanlarını yüzbinlerce sattıran adamdır. Öyle sattırmıştı ki, orijinal kitaplar bitince, yayın evinin teklifi ile bir tane de kendisi yazmıştı..
Sabri Esat Siyavuşgil'in hemen bütün tiradlarını ezberlediğim Cyrano de Bergerac çevirisi, zamanın uzmanlarına göre, aslından iyidir. Baş ucu kitabım oldu. Bir başka baş ucu kitabım Küçük Prens'in çevirmenlerine bakar mısınız?.
Ahmet Muhip Dranas, Azra Erhat, Cemal Süreya ve Tomris Uyar.. Hadi okuma!..
Yahu tercüme işini verdiğinin İngilizcesine, Fransızcasına değil, Türkçesine bakacaksın önce.. Gavurcası Redhouse'da, Larousse'da var, nasılsa, kitapevi editörleri..
Çeviri bir sanattır. Çeviri işlerini, Türkçenin en iyi yazarlarına verin, paraya biraz kıyıp. Yoksa, ey kitap yayıncıları, zaten giderek sanallaşan dünyada bindiğiniz dalı kestiğinizin uyarısıdır, Ayşe'nin yazısı..