Yasemin cep telefonundaki resmi burnuma soktu.. "Şuna bakar mısınız Hıncal Bey" diye.. Parçalanmış bir valiz..
"Londra dönüşü, hava alanında valizimi aynen böyle buldum" dedi..
"Bulduğuna şükret" dedim..
Geçen gece David Letterman anlattı.. Amerika'da Denver bilmem ne uçağına iki yolcu binmiş..
Hepsi hepsi iki yolcu ile kalkmış, inmiş uçak. İkisinin de valizi kayıp, iyi mi?.
"Bu öylesi değil" dedi, Yasemin ve beni şaşkınlıklar içinde bırakan öyküsünü anlattı.
***
Geç saatte yapılan yorucu ve uykusuz bir yolculuk. Üstelik saat farkı olan bir yerden, Londra'dan İstanbul'a dönüyorum.
Nihayet Atatürk Havalimanı'na indik, İrem sabırsız... Ne de olsa haftalardır uzak evinden. Özlemiş, buram buram..
Ve beklediğimiz bagajımız geldi ama nasıl bir darbe yemişse yan tarafı parçalanmış.
İnanın yorgunluktan sadece İrem'e "En sevdiğin valize veda et" diyebildim.
O da şaşkınlıkla bakakaldı.
Sabahın 05.00'i boş verdim. Bir an evvel eve gitmek istiyorum.
Tam o sırada bizim o halimizi gören THY'nin güvenlik personeli yanımıza gelerek "Şurdaki ofise gidin" dedi.
İrem'e "Hadi gidelim sanırım kayıt ettirmemiz gerek" dedim.
İşi gırgıra vurup gittik.
Bagaj bölümünde sanki sabahın 05.00'i değilmiş gibi gayet mutlu, gayet güleç yüzlü bir kadın görevli bizi karşıladı.
Uzattığı formu doldurmamı istedi. Ben hala "Tutanak dolduracağım" diye düşünürken, o da ne?
Bizim valizin, siyahını çıkarıp vermezler mi, hem de aynısının tıpkısı...
Vallahi o kadar şaşırdık kaldık ki.. 10 dakika sürmedi bagajdan yeni valizle çıktık.
Böyle bir uygulama var mıydı, yeni miydi, ben mi bilmiyordum.
Ama ana kız, nasıl mutlu ayrıldığımızı biliyorum..
Allah sevdiği kulunu, valizini kaybettirip sonra buldurarak mutlu edermiş zahir..
Bu memlekette çok güzel şeyler de oluyor. THY yaptığı o çarpıcı reklamlara, çarpıcı uygulamalar da ekliyormuş, demek.
Kutlarım!..