"Bin yaşa Saint Benoit" diye haykırmak geldi içimden, Galata sokaklarında arabama doğru yürürken..
İki yıldır hasret kaldığımız muhteşem müziği Saint Benoit Lisesi sayesinde dinleyebildik de ondan..
Eski okurlar bilirler.. Türkiye'de dünya çapında bir caz orkestrası var.. Aşkın Arsunan ve arkadaşları.. Cazın memleketi New York, Washington, Los Angeles'ta yaşayan arkadaşlarımı götürürdüm yıllar önce.. Ölür biterlerdi.. Hemen her bodrumunda bir caz kulübü olan New York'tan, Amerikalı eşi ile gelen fevkalade caz hayranı bir arkadaşım "İnan Hıncal böylesi bizde yok" demişti. "Bunlar New York'a gelsinler paylaşılmaz olurlar.."
Kaya Demirer'in Niş'i vardı, Nişantaşı'nda.. Her akşam üzeri orada çalarlar ve tıklım tıklım doldururlardı. Kaya, Niş'ten vazgeçince, cazdan da vazgeçti. Levent Tenis kulübünde harika geceler başladı. Orda da yönetim değişti.
En son iki yıl önce, bir yaz Bodrum'da, Marina içindeki bir teras kulübünde yaz boyu çaldılar.. Son.. The End.. C'est fini!..
Böyle dünya çapında bir caz gurubu, 2 yıldır, 15 milyonluk İstanbul'da çalacak bir lokal bulamıyor iyi mi?.
..Ve ben 2 yıldır Aşkın'ın peşindeyim.. "Çalarsanız haberim olsun" diye..
Geçen hafta sonu çaldı telefonum.. Aşkın "Pazartesi gecesi Saint Benoit Lisesi'ndeyiz" dedi.. Bütün randevularımı iptal edip, koştum..
Saint Benoit Lisesi, her yıl bir Frankofoni Festivali düzenlermiş.. Müzik, tiyatro, sinema, edebiyat ve Güzel Sanatlar diye ne varsa..
Sanatçıları, profesyonel sinema, tiyatro oyuncularını, yazarları, velileri, öğrencileri buluşturmayı ve sanatı, kültürü paylaşmayı öne çıkaran bir festival.. Güzelliğe bakar mısınız?.
Bu festivalin açılış galası için Aşkın Arsunan ve arkadaşlarını seçmişler..
Bu ülkede kimsenin farkında olmadığı, olmak istemediği ya da, Aşkın Arsunan'ı Fransız Lisesi bulmuş..
Sahneye önce lisenin yakışıklı Fransız Müdürü Pierre Gentric ve Türk Müdür Baş Yardımcısı Gülay Doğusoy çıktılar.
Aşkın'ın o gece için niçin seçildiğini anlattılar..
"Bu akşamki orkestra şefimiz Aşkın Arsunan, Sezen Aksu, Aşkın Nur Yengi, Sibel Tüzün, Zuhal Olcay dahil pek çok sanatçıya besteler verip aranjörlük yapmış, Ajda Pekkan'ın orkestrasını yönetmiştir. Bir albüm kaydında Janet Jackson'a eşlik etmiş, onunla dünya turuna çıkmış, Bob Geldof'la da çalışmıştır.."
Benim bile bilmediklerimi Fransız anlattı, iyi mi?.
Babası Sait Arsunan, trompet, kontrbas, keman, piyano çalıyor.
Ablası Ayla Jordan, Amerika'da piyano öğretmenliği yapıyor. Kardeşi Neşet Arsunan konservatuvarda trombon öğrencisi. Annesi Gülfem Arsunan, klasik Türk müziği sanatçısı.. Aşkın da bebeklikten çıkar çıkmaz ağız mızıkası ve akordiyonla müziğe başlamış tabii..
Sonra hemen piyano..
Tuna Ötenel, Kudret Öztoprak, İlhan Feyman, Selçuk Sun, Erol Pekcan gibi dünya çapında caz ustalarıyla çalmaya başladığında daha 15 yaşında.. 70'li yıllarda tüm Avrupa'da konserler.. Bu arada bana sorarsanız Türk sinemasının en güzel filmi, Eşkıya'nın jenerik müzikleri onun..
..ve muhteşem orkestra.. Bas gitarda hocalar hocası Aycan Teztel.. Trompette İstanbul Senfoni solistlerinden Şenova Ülker. Davulda dünyanın en ünlü davul firmasının adına davul yaptığı Volkan Öktem.. Saksafonda, daha geçen yıl Riga Avrupa Caz Festivali'nde saksafon birincisi, ayrıca üç özel ödüllü Batuhan Şallıel.. Solistler, geçen yıl ayni festivalde vokal ikincisi Ceyda Köybaşıoğlu ve unutulmaz, efsane Duygu Tarhan..
Erzurum'da Kış Oyunlarını açan solist.. Aşık Veysel'in "Uzun ince bir yoldayım"ını Aşkın'ın rüya gibi düzenlemesi ile, insanların ruhuna akıtan Duygu..
Sahneye geldiğinde baktım, karnı burnunda.. 8.5 aylık hamileymiş.. Buna rağmen arkadaşlarını, bir daha ne zaman geleceği belli olmayan böylesi bir gecede yalnız bırakmak istememiş..
Tam 2.5 saat, arasız müzik yaptı Aşkın ve arkadaşları.. Onlar da özlemişler, bizden fazla, belli.. Nasıl keyifli, nasıl içten, nasıl yürekten çaldılar.
Yanımda Aşkın'ın kayınpederi, bir başka büyük müzik adamı Önder Bali.. Öbür yanımda yeğenim Zeynep.. Nasıl doyduk müziğe..
Duygu Veysel'le final yapınca hele.. Ve hele bu emsalsiz Veysel'i, ilk defa sinek uçsa duyulacak bir sessizlik içinde dinleme şansını nihayet elde edince..
Şimdi gelin benim yerimde olun da "Mille Merci Saint Benoit" diye sokaklarda deliler gibi koşuşmayın bakalım..