Ağabeyim Öcal "Benim Zavallı İstanbul'um" başlıklı yazım üzerine bir not yollamış..
Aynen..
***
"Benim zavallı İstanbul'um" yazını, benzerlerini de sıraya dizersem, sütununda belki de 500'üncü kere okudum, okumaktan da bıkmadım; zira yazındaki "İstanbul" adını çıkar yerine "İzmir" koy, işte bizim durumumuz da sevgili Besim Kazado'nun kulakları çınlasın "Tıpatıp" aynı!..
Şu bir avuçluk Urla'nın beton yığını meydanındaki AVM'nin altında bir otopark var; meydanın kapalı tek otoparkı; onun da patikadan biraz hallice bir giriş yolu var, onun kenarına da, başta AVM esnafının otomobilleri, mal getirip götüren kamyonetleri, park etmiyor mu, otoparka girmek için Michael Schumacher olmak gerekiyor; o kadar ince ve zor bir iş ve de bunca zamandır uğraşıyoruz, sonuç; püfff!..
Trafik polislerine soruyorum; 'Beyefendi, ceza yazıyoruz, yukarıdan ihtar geliyor; 'Vatandaşı fazla rahatsız etmeyin' diye, biz ne yapalım, burada herkes herkesin arkadaşı, dostu, akrabası...'
İyi mi?..
***
İyi ağabeyim iyi!..
Bu ülkeye bir gün bir İç İşleri Bakanı gelecek ki, valileri çalıştıra..
O valiler ki, Emniyet Müdürlerini çalıştıra..
O Emniyet Müdürleri ki, Trafik Müdürlerini çalıştıra..
O Trafik Müdürleri ki, Trafik Polislerini çalıştıra..
O Trafik Polisleri ki, biz vatandaşlara bu ülkede bir "Devlet" olduğunu öğrete..
Eh.. Yaz gelip yonca bitecek elbet!..