80'li yılların sonları.. Köln'deyim.. O yıllar hemen bütün tatillerimi Köln ve Aachen'de geçiriyorum. İki can arkadaşım Hayvan Mehmet (Bari) ile Taş Kafa Vural (Gürsoylu) orada yaşıyorlar. Oradaki her Türk'ün birer lakabı var. Ad yerine onlar kullanılıyor, nedense. (İkisini de kaybettik. Nur içinde yatsınlar).
Bir gün Ring'de yürürken karşıma Cem Karaca çıkmaz mı?. 80 darbesi sonunda hakkında tutuklama kararı çıkarılınca, turnede bulunduğu Almanya'dan dönmemiş.
"Hıncal" diye çığlığını duydum. Sarmaş dolaş olduk. Hemen orada bir kafeye oturduk..
"Dönmek istiyorum" dedi. "Ama hakkımdaki tutuklama kararı kalkmadan dönemem" dedi..
"Dönünce ilk işim bu olacak" dedim. Döner dönmez yakın dostum, büyük hukukçu, büyük dost, Turgut Kazan'ı aradım..
"Bir bakayım duruma" dedi.. İki günde döndü.. "O davadan kesin beraat eder. Çünkü o devir kapandı" dedi. Kapanmış gerçekten.. Seçimler yapılmış. Turgut Özal kazanmış. Darbe davaları teker teker temizlenir olmuş.. "Gelir. Hakkındaki tutuklama kararı, pasaportta yüzüne okunur. Ertesi gün mahkemeye çıkar. Tutuklama kararı kalkar.."
Cem'i aradım hemen.. "Formalite gereği 1 gün nezarette kalacaksın, poliste. Hepsi o" dedim..
Cem "Bir gün bile içerde kalamam" dedi..
Kapadım, Adnan Kahveci'yi aradım. O da nur içinde yatsın.. Sanatı ve sanatçıları çok seven ender bakanlardan biriydi, tanıdığım. O yüzden çok sevmiştim zaten.. Durumu anlattım. Kahveci, Özal'ın sağ kolu gibi o zaman.. "Bir çare buluruz. Cem Karaca yurduna dönmeli" dedi..
Buldu da.. Kahveci ve Kazan birlikte işi çözdüler. Cem Karaca döndü. Bir saat bile tutuklu kalmadan, hakkındaki karar kaldırıldı. Tutuksuz mahkemede de Kazan beraat kararını kolayca çıkarttı.
***
Şimdi bu eski anıyı niye anlattım..
Bu ülkenin en mükemmel evlatlarından biri,
Bedrettin Dalan, düzmece bir Ergenekon davasında "Darbeci" ilan edildi. Darbe yapacak silahları, kurduğu Yeditepe Üniversitesi arazisine gömdürmüştü. Polisler gittiler. Kazdılar. Elleri ile koymuş gibi buldular. Mahkeme anında tutuklama kararı verdi. Yurt dışında olan Dalan dönmedi.
Yıllarca sürgün hayatı yaşadı.. "Darbeci" onun en hak etmediği suçlamaydı. Çünkü o günlerde kaç defa yazdığımı hatırlıyorum..
Yeditepe, dünyanın en iyi üniversitelerinden biri olma yolunda ilerlerken konuşmuştuk..
"Neden siyasete dönmüyorsun" demiştim, asker arkadaşıma.. "O kadar talep var.."
"Bunlar" dedi,
"Okullar, hem de çok iyi okullarla yayılıyorlar. Kendi kafalarında gençler yetiştiriyorlar. Bunlarla mücadele siyasetle olmaz. Ayni silahla olur.. Okul işine bu yüzden girdim.. Önce İstek Liseleri.. Şimdi de Yeditepe Üniversitesi.."
"Bunlar" dediği, dört bir yana hızla yayılan ve gerçekten çok iyi eğitim veren Gülen Okulları'ydı. Yani bugünkü Paralel Yapı'nın eğitim yuvaları..
Bu kafaya "Darbeci" diyordu işte, savcılar ve yargıçlar..
Paralel yapının polisleri sahte delilleri hazırlamış, o yapının savcıları operasyonları dalga dalga planlamış, o yapının yargıçları da, önüne gelene "Tutuklama" kararı vermişti. Ülkenin en gözde evlatları, en kahraman subayları, dünya çapında bilim adamları, gözde gazetecileri, "Ergenekon" diyerek, "Balyoz" diyerek içeri atılmışlar, yıllarca içerde kalmışlardı.
Şimdi durum tüm çıplaklığı ile ortaya çıktı. Ergenekon, Balyoz başta tüm davalar çöktü. Hele Balyoz'un temeli iki CD'nin sahte olduğu da geçen hafta kanıtlanınca, davanın iler tutar tarafı kalmadı.
Tutuklu olanların hepsi tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldılar.
Ama Dalan dönmedi. Haklı olarak dönmedi. Çünkü, bugün ülkeyi yönetenlerin de haklı açıklamaları var.. Paraleller, polise ve yargıya öylesine sızmışlar ki, hâlâ tam temizlik yapılmış değil..
Dalan da bu durumda güvenmiyor tabii..
"Tutukluluk kararım kalkmadan dönmem" diyor..
Peki ama, hele sahte CD'ler olayından sonra, düzmeceliği iyice ortaya çıkan, iflas eden bu davanın nasıl oluyor da, hâlâ tutuklusu var?.
Dalan niye hâlâ tutuklu?.
Bu hükümette bir Adnan Kahveci yok da ondan mı?.
***
Bedrettin Dalan bir an önce dönmeli..
O varken İstek Liseleri bu ülkenin en gözde okullarıydı. Veliler çocuklarını bu liselere sokabilmek için çırpınırlardı. Yeditepe, müthiş bir hızla gelişiyor, zirveye tırmanıyordu. Dalan "Türkiye'nin en iyisi olmak bana yetmez. Dünyayla yarışıyorum ben. Hukuk ve Diş Hekimliği Fakülteleri'ni Dünya Birincisi yapacağım" diyordu. İşin başında kalsa yapacaktı da..
Uzaktan kumanda ile yürümedi tabii. İstek Liseleri unutuldu. Yeditepe, Dalan'ın bıraktığı yerde kaldı.
Bu eğitim yuvalarına eski ivmelerini kazandırmak için en azından, Dalan dönmeli..
Tüm dayanakları çöken bir tutuklama kararı, hukuk devletinde hâlâ nasıl yürür?.