Hafta sonunun en güzel röportajı Pazar sabah'ta çıktı.. Bir defa "Rö- por- taj!.."
Yani o kolaya kaçmış, suyu çıkmış "Söyleşi" türü değil. H.
Salih Zengin oturmuş, lezzetle yazmış..
Ne yazmış..
Reaksiyon dizisinde seyredip, hayran olduğum ve bu köşede yazdığım Kevork Malikyan'ın meğer roman, film olacak bir hayatı varmış, onu..
Kevork, Diyarbakırlı bir Ermeni ailenin oğlu imiş meğer.
Papaz olsun diye İstanbul'a yollamışlar. Ordan Londra..
Ordan hem de Londra sahneleri..
Ardından sinema.. Filmler..
Spielberg'in İndiana Jones filminde varmış meğer.. Ve de Midnight Express başta, pek çok filmde.. 71 yaşında ana vatanına dönüp yeniden Türk vatandaşı olmuş..
Okumadıysanız, mutlak bulun ve okuyun.. Gerek içeriği, gerek üslubu ile ödüllük bir röportaj yazmış, Salih..
Kutlarım. Alnından öperim..
Bu yazıdan sonra, Kevork'u daha da sevdim!..
Hasan Bülent Kahraman'ın "Koleksiyonerlik zor zanaat" yazısını başından sonuna okudum.
Ama şu sorunun yanıtını bulamadım.
Bugünün insanı, o geçmişin resim asacak bol duvarı olan şatolarda, saraylarda, köşklerde, villalarda yaşamadığına göre niye koleksiyon yapar?.
Ana sebep acaba, "Kazanç" mı?. Resim, bankadan da, dolardan, hisse senedinden çok kazandırıyor da ondan mı?.
Hasan Bülent kardeşime ikinci sorum, küratörlüğünü yaptığı Çağdaş İstanbul Fuarı üzerine.. Fuarlar, satış için değil, tanıtım, sergilemek için yapılır. İyi bilir, git de Frankfurt kitap fuarından bir kitap satın almaya kalk bakalım, ne oluyor?.
İstanbul Fuarı, hele bu defa, Tuzla Pazarı gibiydi. Yan yana, yapış yapış asılı binlerce resim.
Bakmanın, görmenin imkanı yok. Zaten yatırımcılar daha ilk saatlerde, asılanları alıp götürüyor.
Hop yerine, başkası asılıyor?.
Bu nasıl Fuar, Hasan Bülent?. Bu fuarın amacı ne söyler misin?.
O zaman Arbad sokağı gibi bir yer yapın, her hafta sonu millet gelsin.. İsteyen satsın, isteyen alsın.. Hani ikinci el araba satış pazarları kuruluyor ya..
Onlar gibi!..