Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HINCAL'IN YERİ HINCAL ULUÇ

Vali yok!.. İnsanlık da mı yok?..

Nasıl canhıraş bir korna sesi sabah sabah!. Hem de bir sitenin içinde.. Yani öyle dükkan mükkan falan yok. Tamamı yaşam alanı, sitemiz..
Ev yani.. Geç çalışanı var.. Gece mesaisinden dönüp yatağa girmiş olanlar var.. Evinde istirahat edenler var.. Sabah gazetesini okuyanlar, ders çalışanlar, keyif için müzik dinleyenler var, yahu.. Uzatmaya gerek var mı?..
İnsanlar var!..
Muhammed geldi o sırada, beni almaya.. Korna sesi kesilmiyor.. "Bak bakalım ne oluyor" dedim. Balkondan baktı geldi..
"Bir minibüs garaj çıkışını daraltacak şekilde park etmiş. Bir kadın çıkamıyor, kornaya basıyor ki, minibüs şoförü gelsin.. Aslında bir iki manevra ile çıkabilir de.."
Ben fırladım durumu görmeye ve kadınla konuşmaya.. Minibüs orda duruyor. Kadın gitmiş.. Kopan kıyamete bir site güvenlikçisi gelmiş, kadına "Sağ yap, sol yap" diye yardımcı olmuş. Kendisini bir gıdım zora sokmamak için yüzlerce insanı taciz eden kadın, çekmiş gitmiş..
Şimdi bu İstanbul kentinde niye sabahtan akşama işkence içinde geçiyor hayatımız anlayın diye bu örneği verdim..
Bir gece evvel, New Yorklu kemancı Sarah Chang, İş Sanat'ta sahneye çıkınca "Bu İstanbul şehrindeki trafik felaketi nedir" dedi.. Dikkat buyurun.. Dünyanın en kalabalık, en kozmopolit kenti New York'tan gelmiş, "Bu İstanbul felaket" diyor..
Tamam!. Bu kentte vali yok!.. Bugüne has değil.. Çoktan beri yok.. Emniyet Müdürü hiç yok.. Bu yüzden bu kentte en küçük trafik sorunları bile çözülmez. Bu kentte, en merkezi yerlerde dahi, hem de trafik polisi ordusu önünde dakika başı trafik suçu işlenir kimse aldırmaz.
Bizim millet de "Devlet yok madem" der ve gemi azıya alır..
Çünkü..
Çünkü işte açık söylüyorum, özellikle trafiğe çıkınca, en kibarlarımız, en saygılılarımız dahil, bir değişim geçiriyoruz. İnsan gidiyor, yerine bir canavar geliyor. Düzen de olmayınca, al sana Teksas!..
Şimdi o minibüsün yaptığı saygısızlık. Otopark çıkışına, hem de sabah saatinde çıkışı zorlaştıracak şekilde park edilir mi?. Hadi bir dakika için mecbur kaldın diyelim. Sileceklerine bir not sıkıştır.. "Ben falanca dairedeyim" diye de, seni çağırmak için siteyi ayağa kaldırmasınlar.
Ama bakın.. O kadının yaptığı daha büyük saygısızlık..
Sen o sitede yaşıyorsun. Komşularına ayıp ediyorsun.. Bugün sen.. Yarın sana..
Sabah sabah yatak odanda istirahat ederken, kulaklarını patlatsalar hoşuna gider mi?.
Sana yapılmasını istemediğin şeyi, başkalarına yapmayacaksın..
"Saygı" sözcüğünün temelinde bu ilke yatar.
Dünyanın hiçbir uygar kentinde, İstanbul kadar çirkin, rezil korna çılgınlığına rastlamazsınız..
Yıllar önce, bir Galatasaray maçı için Londra'ya gitmiştik, gurup halinde.. Oxford Caddesi'nde dolaşıyoruz. Dünyanın en ünlü, en kalabalık, ama en dar caddesi.. Rahmetli Orhan Mizanoğlu, "Hıncal bir gariplik sezdin mi bu şehirde" dedi.. Baktım şaşkın şaşkın..
"Yahu, korna sesi yok, bir saattir dolaşıyoruz" dedi..
Nişantaşı'nda 10 saniye, on saniye dolaşın bakalım, kornasız mümkün mü?.
Milletin bir eli direksiyonda, öteki kornada..
10 metrede 10 polis var.. Aval aval bakıyorlar.. Çünkü kimse onlara "Korna çalana ceza yazın" dememiş.
Ses kirliliği, insan sağlığı için çevre kirliliğinden daha tehlikeli.. Bilim söylüyor. Peki nerde bu kentin valisi?. Emniyet Müdürü.. Trafik Müdürü?.
Makamlarında ayaklarını uzatmış oturuyorlar.. Bir "Makam" gele ki, Ankara'dan kendilerini sokağa atsınlar. O da yol açmak için ha.. Sorunu görmek, çözüm bulmak için değil..
Ben çocuktum.. Fahrettin Gökay, ilk defa korna yasağı koyup uygulattığı zaman.. O zaman üç tane araba var zaten İstanbul'da.. Hepsi çalsa ne olacak?.
Ama adam vali.. Adam devlet.. Halkına sahip adam!..
Sonra unuttular.. Gençlik yıllarımda Mümtaz Tarhan çıktı bu defa.. Devlet adamıydı ve halk adamıydı. Korna yasağını hem de öyle uygulattı ki, taksiler, dolmuşlar cam açık, sol kolları dışarda gezmeye o zaman başladılar.. Acil durumlarda bile korna çaldıkları an cezayı yediklerinden, ellerini dışardan kapıya vurarak uyarmak için..
Vali işte budur, dostlarım.. Ben "Vali" olmak üzere eğitim aldım, Mekteb-i Mülkiye'de.. Kül yutmam. Vali yetkilerini bilirim.
Bugün vali istesin de, o korna rezilliği sürsün bakalım İstanbul'da..
O zaman, o kadın, sabahın köründe tüm siteyi ayağa kaldırsın da, görelim!.
Devlet yok!..
Saygı hiç yok!..
İnsan olmayı unutuyoruz, hızla..
Hatırlatan yok..

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA