Tabii, öteki gazetelerden de aldığım notlar var..
Her gün büyük keyifle okuduğum, kaçırmadığım yazarların başında geliyor Ahmet Hakan.. Müthiş zeka..
Müthiş mizah ve okumayı en kolaylaştıran üslup.. Daha ne olsun?. "Ve bu elbise de bol geldi" başlıklı yazısı, ülkemizin Anayasa tarihi üzerine..
Giriş cümlesine taktım yalnız.. "1961 Anayasası.... nispeten özgürlükçü bir Anayasaydı" demiş..
Sevgili Ahmet!.. Tanıdığın bütün Anayasa Profesörleri ile konuş.. Bugün, 2014 yılında, 1961 Anayasamızdan daha özgürlükçü Anayasa hangi ülkede var, söylesinler.." "Nispeten" ne demek, Ahmet?.
Milliyet'te Gökçer Tahincioğlu, "Gazetecilik öldü" başlıklı yazılarıma bir örnek vermiş sanki.. Gazetelerde tek sütunlarda kaybolup giden bir cinayet haberinin arkasındaki filmlere konu olabilecek dramı anlatmış.. Bir minik haberden, bir olağanüstü haber hikayesi.. Hani Adana'da bir gazete dağıtan ve satan bir adamı ensesinden vurup öldürdüler ya.. Onun hikayesi işte..
Pazar günkü gazeteden mutlak okuyun..
Canan'dan Yıldız'ın bu haftaki konuğu Ahmet Ümit.. İki tam sayfa söyleşiyi, gerek soruların ilginçliği, gerek yanıtların güzelliği yüzünden zevkle okudum, Posta Pazar ekinde..
Özellikle İdam Cezası ve "İnsanı cezalandırmak için öldürmek, ya da adam edip topluma kazandırmak" üzerine söylediklerini, Ahmet Ümit'in, Gökhan Töre ve Cem Garipoğlu tartışmaları ile darmadağın olduğumuz bu günlerde iyi okumak, iyi düşünmek gerek..