Dostları olmakla gurur duyduğum insanlar vardır.. Hani atalarımız "Arkadaşını söyle, kim olduğunu söyleyelim" demişler ya.. Ordan herhalde..
Zülfü Livaneli onlardandır..
Fransa Hükümeti en büyük nişanı "Legion d'Honeur" vermiş, arkadaşıma..
Daha önce, Yaşar Kemal, Ara Güler, Celal Atik, Ekrem Akurgal, Ümit Boyner, Sakıp Sabancı, İnan Kıraç, Oya Eczacıbaşı, Güler Sabancı gibi hep yakından tanıdığım isimlere verilen nişanı ilk alan Türk, 1914 yılında bir yarbayımız olmuş.. Mustafa Kemal!..
Bu ülkede "Kültür Bakanlığı"na en layık isimlerden biridir Zülfü.
Andre Malroux gibi..
Melina Mercuri gibi..
Ama bizde Kültür Bakanlığı genelde, bir partiyi, bir hizbi, ya da bir bölgeyi mutlu etmek için kullanıldığından, Talat Halman, İsmail Cem gibilerin göreve gelmesi enderdir.
Zülfü, müzik, edebiyat ve sinemada müthiş işler yapmış, Türkiye'nin tanıtımına büyük katkılarda bulunmuştur.
Savaş noktasına gelen Türk- Yunan dostluğunun kurucularındandır. Birleşmiş Milletler Kültür Elçisidir.
Yılı aklımda değil, ama görkem aklımda.. Ankara Hipodromu konserinde dünyanın en büyük korosu, 500 bin kişi falandı, eşlik etmişti Zülfü'ye..
Ordaydım.. Uğur Mumcu anısına "Ankara'nın taşına bak" diye haykıranlar arasındaydım..
Yanaklarından öperim, Zülfü!.
(Bir soru..
Cumhurbaşkanı adaylarımızdan Zülfü'yü arayıp kutlayan oldu mu acaba?.)